Kitabı okumadan önce arkadaşımın kitap hakkındaki olumlu görüşlerini dinledim. Buradan da birkaç iyi yorumla karşılaştım ve öyle başladım bu kitaba.
İtiraf etmem gerekir ki kitabı çok sevemedim. Bilmiyorum, bu kadar insan severken ben neden sevemedim anlayamadım. Tamam, içerisinde anlattıkları güzeldi. Vermek istediği mesajlar da öyle. Ama o bitmek bilmeyen paragraflar olmasaydı... En nefret ettiğim şeydir bir kitapta bir sayfadan uzun süren paragraf. Bu kitapta iki sayfayı bile buldu. Öyle ki bazen kitaptan koptum, okuduklarım öyle silinip gitti zihnimden. Akıcılığı konusunda çok zorlandım. Bir haftaya yakındır elimde bu kitap. Bazen okurken beni o kadar ürpertti ki o an kitabı bırakıp bir beş dakika ara verdiğim zamanlar oldu.
Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna kitaplarını okumuş birisi olarak büyük bir istekle başlamıştım ama ne yazık ki akıcılık yönünden beni hüsrana uğrattı. Çok kişinin aksine Ömer karakterini de sevemedim. Bir yerde tam sevecek gibi oldumsa da daha sonra tüm iyi niyetlerimi alıp götürdü.
. Tek değer verdiğim karakter Bedri idi. Düşünceleri olsun, davranışları olsun en başından beri beni kendine çeken o olmuştu. Kendisini ifade tarzı dahi ona değer vermek için yeterliydi bence. Ömer 26 yaşında bir çocuktu. Macide onu büyütemedi. Roman da burada bitti.