Asıl iyilik tanımadıklarımıza yaptığımız iyiliktir; halbuki biz bütün hüsnüniyetimizi (iyi niyetimizi) dostlarımıza saklayıp bunların dışında kalanları bir çırpıda ve kısa bir hükümle fena addediyoruz. (kabul ediyoruz)!..
İçimizdeki Şeytan
Etkinlikte farklı görüşlere sahip iki yazar secmistik ve biri Sabahattin Ali nin Hüseyin Nihal Atsız a gönderme yaptığı bu kitapti.
Göndermeler çok fazlaydı ve dönemi yaşamadığım için Atsız ve çevresi hakkında söylenilenler ne denli gerçeği yansıtıyor bilemiyorum. Yalnız şunu farkettim ki Sabahattin Ali, Atsız ve çevresinin dinlediği müzikten konuşma tarzına kadar bayağı buluyor ve onlara üst perdeden bakıyor. Çalıştığı işe önem vermemek, boş düşüncelere dalmak ,tehditle para almak hep Atsızı yansıtan Nihat karakterine ait. Aklımda kalanlar bunlar.
Romanın esas hikayesine gelirsem. Macide ve Ömer aşkına koca bir Ah. Sevgi neydi sevgi emekti. Türünden bir hikayeydi.
Bu kitap beni ilk başta hiç içine almadı ve uzun zaman yavaş yavaş okuyarak içine girebildim. Etkinlikte karar vermeseydik bu kadar sabırlı olacağımı düşünmüyorum. Bir yerden sonra öyle bir okudum ki elimden bırakamadım. İyi ki seçmişiz. Sırada Hüseyin Nihal Atsız'ın da bu kitaba cevap verdiği "İçimizdeki Şeytanlar" kitabı var.
İçimizdeki Şeytan
~ sabahhattin Ali’nin içimizdeki şeytan kitabını okumam biraz geç olmuştu); . Ama o kadar anlamlıydı ki her satırının altını çizmek istiyordum onunla igili söz bırakacaktım buraya sığmaz dedim Okumayanlara tavsiye ederim <3
Bu Ömer ne kadar zavallı bir adam, tam bir akıl tutulması. Anlık heveslerle ve sürekli kendini acındıran iğrenç biri. Ve ne üzücü hayatta ki daha üzücü hayatımızda böyle insanlar var... Hayattan bir kez daha soğudum.
İçimizdeki Şeytan
Ömer 'e çok üzüldüm. Kendisini çok güzel anlatmasına, bir hiç olduğunu düşünmesine...
Anlıyorum ki kimin iç dünyasına gidersek haklı bir sebep bulunuyor Tüm hata ve kusurları önemsemeden yine en çok ona üzülüyorsun...
Yani ben öyle oldum şuan.,aslında Macide daha çok üzülmüştü...