İçimizdeki şeytan. Ömer içindeki şeytanı yönetmeyi bilememişti zannımca. Denemişti çünkü en başından beri bunun farkındaydı. Onu yönetemeyince bütün hataları içindeki şeytanın üstüne kalmıştı. Böyle bir şeyin varlığına bende inanıyorum. Yapmak istemediğin veya yapmam dediğin şeyleri yaptıran bir güç vardır benim düşüncemle. Farkında bile olmadan ele geçirir ve seni artık içindeki gizli kalmış istekler veya arzular yönetir. Buna kapıldığın zaman kurtuluş pek zordur Ömer ' de gördüğümüz üzere. Kendimi bu kitapta hem Ömer olarak, hem Macide olarak, hem de Bedri olarak görürüm. Ömer'de içimdeki şeytanı gördüm, Macide'de ise onun sadeliği, düşünceleri ve hayata bakış açısı, Bedri' de ise sabrı gördüm. Sahte arkadaşlıklar, menfaat peşinde koşmak ve en büyük olma isteği. Ömer ne kadar bunların içinde olmak istemesede, farkında olmadan bunlara dahil oldu. Ömer'in tek isteği hayatında bir amaç elde edip mutlu yaşamaktı. Ömer her şeyin farkındaydı, ayın, güneşin, hayatın bu kadar farkında olmasına rağmen oda dünyaya daldı. İstemeden içindeki şeytana uyduğu için.
.
.
Sabahattin Ali'nin dili açıkça beni çok etkiledi okurken karakterleri okur gibi değilde Sabahattin Ali'nin hislerini duygularını okur gibi hissettim. Üç,dört satır arası bu yazıları onun yazdığını ve onun böyle düşündüğünü onunda içinde bir şeytan olduğunu düşündüm. Belkide yazdığı şeyler kendi hatalarıydı. Ya da Bedri onun içindeki naifliğiydi, Macide ise onun gerçekleriydi.