Aşağıdakiler, yaptıklarının ne anlama geldiğini anlamaya ve de anlamını bildiklerini yapmaya başlasalar, bir elinde meşale, diğerinde su kovası tutan şu kadın gibi olurlardı; hani kutsal bir adam bunları niye taşıdığını kendisine sorduğunda, ‘Ateş Cenneti tutuşturmak, suysa Cehennemi söndürmek için; artık bundan sonra insanlar, gelecekte kendilerini bekleyen bir umut ya da korku olmaksızın, ne yapacaklarsa sırf Tanrı aşkıyla yapsınlar,’ diye yanıtlayan kadın var ya, ona. O zaman da hepimiz kavrulurduk... ya da suda boğulurduk…
ama benim umut dediğim şey sizlere umutsuzluk gibi gelebilir: insana duyduğum güven ve onda bulunduğuna inandığım güç, sizlere aşırı insanseverlik ve iyimserlik olarak gözükebilir..