Acaba gerçek dert ve yenilgi, yalancı ümit ve
sevinçten daha iyi değil midir? Şuurdan doğan
dert, akılsızlıktan doğan dertsizlikten daha iyi
değil midir?
"Eğer şuursuz bir iman yeterli olsaydı, beşyüzmilyon müslümanla bir şeyler yapılmış olması gerekirdi.
Mucizevi işler yapan iman, tanımaktan sonra gelir."
Ama ben, tarihin bütün sosyal devreleri için külli bir kanuna inanmıyorum. Coğrafya, toplumun yapıcı ve tayin edici alt yapısıdır-, toplumun kurumlarının, bu cümleden olmak üzere iktisadın tayin edicisidir.
Bir kadın endamının düşüncesine, anlam dolu bir bakışın sessizliğine, bir mabedin ruhani büyüklüğüne, bir avuç boya maddesiyle renk kazandıran ressam, bedii bir güzellik yaratmamış mıdır?