Kul, sormayan demekti. Sorgu itirazdi. Sorgu nefistendi. Sorgusu olan kulun enesi var demekti. Sorgu ben daha iyisini bilirim, benim de planlarım var demekti. Kul Rabbine karşı planı olmayandı.
Biliyordum ki insan konuşursa Rabbin konuşması duyulmazdi. Dil nefse bağlıydı, sükût kalbe. Kalp kelamını duymak için
dil kelamını terk etmek gerekirdi
insan, benliği kadar konuşurdu, konuşurken de benini dillendirirdi. Nefsini O'na teslim edenler tezkiyesini de O'na verirlerdi.
insan ki ne kadar nefiste yaşarsa dili, O kadar kelam ederdi .
Kirk gũn lohusanın erbaini idi, Alah, kadını doğum ile tüm günahlarından arındırirdi. Sonra tertemiz bir kalp ile duygusallığın, inceliğin en ince noktalarına ulaştırirdi. Onun için bu dönende kadın sevgi ve şefkati her zamankinden daha çok isterdi. Ben de istiyorum Rabbim. Kimden? Tabi ki Senden,
Benim her zaman Senden başka kimsem olmadı
Biliyorum, Rabbim, sevdiğini sevdiğin kadar kimseye birakmiyorsun.
Lohusa erbain dolduran.
Loğusa kadın bu kark günü günahlardan uzak ibadetle geçirirse krk günün sonunda manevi aydınlıklara ererdi.
Allah, analığı hemen ödüllendiriyordu. Ana, ermiş demekti.
Ana, dokuz aylık seyr-i sulukün sonunda erbaini ile velayet kapılarına ulaşan demekti.