Hani derler ya, "insanlar plan yaparmış, hayat da onlara gülermiş." diyor yazarımız arka kapak yazısına başlarken... Gerçekten de öyle dedirten hayatlara konuk oldum kitap boyunca.. Birinin diğerini tetiklediği olaylar zinciri ve bu zinciri birbirine bağlayan bir grup insan... Tüm bunların içinde burnumuza gelen iğde çiçeği kokusu
.
.
Herşey, avukat Melike'nin aldığı bir dava üzerine birkaç aylığına doğduğu memleket olan Kapadokya'ya gitmesiyle başlıyor... Yılların tozlu sayfalarına gömülmüş sırlar, önce Melike'nin rüyalarına girip, aklını kurcalarken, asistanı ile yaptığı derin incelemeler ile akıl almaz bir sırrın kapılarını aralıyor? Peki bu sır neydi? Kaç hayata dokunmuştu? Kaç yürek her akşam korku ve özlemle atmıştı? Hayal olan vuslatlar, kırık dökük hayatlar, işlenen bir cinayet, vardığımız tüyler ürpertici son.... Tesadüf mü? Kader mi? Okuyunca siz karar vermelisiniz der, hepinize şimdiden keyifli okumalar dilerim Kitapla Kalın