İki Devrin Ulu Hocası Ali Haydar Efendi

İhsan Şenocak

Quotes

See All
Ali Haydar Efendi'nin ilim konusunda ki gayreti...
Geceleri gündüzleri ekler kandillerin diplerinde oturur, gece boyu mütâlaa eder; yorulduğunda uyumamak için ise, başını rahlenin üzerine koyduğu bıçağa dayar. Yine böyle bir gecedir ve uyumamak için başını bıçağa dayamıştır. Fakat o kadar uykusuzdur ki, bıçak acısına rağmen o hâlde uykuya dalar. Uyku esnasındaki bir sendelemeyle bıçak alnına batar ve acıyla uyanır. Ne var ki alnından kanlar akmaktadır. Daha talebelik yıllarında alnına fedakârlığın imzasını kazımıştır
Sayfa 26 - Tahsil HayatıKitabı okudu
Nakşibendîlik; İmam-ı Rabbânî (v.1035 /1626)'nin etkisiyle önce Hindistan'da, ardından ise Batı'ya doğru uzanan geniş bir bölgede etkili olmuştur. İmam-ı Rabbânî'nin tarikata kazandırdığı yeni boyut, bilahare onun "Müceddidiyye" diye anılmasına zemin hazırlamıştır. Nakşibendiyye Tarikatı'nın Müceddidiyye koluna mensup olan Hâlid el-Bağdâdî, Nakşibendiliğin özellikle Osmanlı topraklarında yayılmasında etkili olmuştur.
Sayfa 13 - HÂLİDÎLİKKitabı okudu
Reklam
"Bana haksızlık eden kimler varsa; Allah'ıma kul, sevgili Peygamberimize ümmet olmaları şartıyla, hepsine hakkımı helal ettim."
Sayfa 177 - VefatıKitabı okudu
Anadolu'nun İslâmlaşmasında tarikatların üstlendiği rol, en az orduların zaferleri kadar önemlidir. Tarikatlar; insanları İslam'la tanıştırdıkları gibi, onlara İslam'a göre nasıl yaşayabileceklerini de göstermişlerdir. Osmanlı Devleti'nin güçlü bir ictimâî yapıya sahip olması, tarikatların varlığıyla doğrudan ilişkilidir.
Sayfa 12 - HALİDİLİKKitabı okudu
Te'lif-i Mesail Şubesi, Osmanlı Devleti'nin âhir ömründe oluşturduğu ve bünyesinde zamanın hukuki ve siyasi sorunlarını çözecek ilim adamlarının görev yaptığı muazzam bir ilim merkezi idi. Bunu gören İslâm karşıtları onu kapattıkları gibi, reisini de yıllarca göz hapsinde tuttular. Bütün bunlardan sonra kimse çıkıp da, "Devletin sorunlarına, aksayan kurumlarına ulemâ İslâmi çözüm getiremedi de bundan dolayı ittihatçılar ya da başkaları batılı devletlerin hukuk sistemlerine iktibas ettiler" diyemez. Tek bir mezhepten (Hanefi) dahi dünya hukuk tarihinin en parlak eserini (Mecelle) çıkaranlar nasıl olurda çözümsüzlükle itham edilebilirler?! Ali Haydar Efendi'nin (rahimehullah) başkanlığını yaptığı Te'lif-i Mesail Şubesi, güncel meseleleri çözmede yetersiz mi kalmıştı ki, Batı yanlıları Batının kanunları'nı "kes, kopyala, yapıştır" şeklinde iktibas edip, milletin önüne sürdüler!? Elbette ki hayır. Nitekim Üstadın Te'lif-i Mesail Şubesi Reisliğini yürüttüğü yıllarda katipliğini yapan Ömer Nasuhi Bilmen'in "en ziyade Hanefi mezhebini" esas alarak telif ettiği "Hukuku İslamiyye ve Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu", mükemmelliği ile devrin modern hukuk profesörlerini hayrette bırakmıştır.
Sayfa 47 - İlmî YönüKitabı okudu
Muhterem Mahmut Efendi onun (rahimehullah) ibadet hayatı ile alâkalı şunları söylemektedir: "O kadar çok ibadet eder, namazda o derece uzun kalırdı ki, görenler namazı hiç bitmeyecek sanırdı. Mesela yatsı namazına çeyrek dakika kalıncaya kadar evvabîn kılardı. Böyleyken her namazdan sonra "Ya Rabbi! sana layık bir rekat namaz kılamadım. Beceremedim". diye gözyaşı dökerdi.
Sayfa 151 - İbadet HayatıKitabı okudu
Reklam
Batı'nın teknolojik birikiminden istifade etmek isteyen Devlet-i Aliyye tarafından Avrupa ülkelerine gönderilenler, geriye ilim adamı kimliği yerine, edebiyatçı gazeteci etiketleriyle döndüler. Baki'yi Fuzuli'yi tanımayanlar Goethe'ye, Rimbaud'a aşık oldu. 'Metafir'i unutanlar ya da hiç duymayanlar batı kültürünün gönüllü savunuculuğuna soyundu. Müstağripler, Batı kültürüne amele olmayı, mütefekkir ya da ilim adamı olmaya tercih ettiler. Millet vicdanındaki irfanı yok edebilmek için ellerinden ne geliyorsa yaptılar. Fikren durduramadıkları medeniyeti parayla, komployla, istibdatla, cebirle engellediler. Medresenin, tekkenin karşısına, fuhuş ve şöhret kaleleri kurdular. Oralarda yetişen nesil bütün kurumlarıyla irfana düşman oldu.
Sayfa 115 - Zor Zamanların ŞeyhiKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.