"Zamanların en iyisiydi.. En kötüsü de. Hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku. Bir taraftan aydınlık bir taraftan da karanlık bir mevsim yaşanıyordu. Umudun baharıydı, yeisin kışı. Her şeyimiz vardı ama hiçbir şeyimiz yoktu. Hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana.."
İki şehrin hikâyesi.. Fransız ihtilali yıllarında Charles Dickens'in kaleme aldığı bir eser. İçerik ve karakterlerin işleyişi oldukça başarılı. Fransız ihtilali sürecinin insanlığa nasıl etki ettiğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne sürüyor eser. Aristokrat ve halk arasında ince bir köprü yıkılmak üzere. Köprüyü yıkan, masumların özgürlük haykırışı mı yoksa öfke sonucu ortaya çıkan vahşet mi? İçerisinde tarih, aşk, fedakarlık, hürriyet, merhamet, kaos, isyan, ölüm, savaş, zulüm hayata dair insanoğlunun sorguladığı her şey var. Bu minvalde ben de bir soru sormak istiyorum. Hayat gayesi kıldığımız amaçların hangisi için gayeyi izafe ettiğimiz hayatı feda edebiliriz?