Londra ile Paris etrafında acılar, ızdıraplar, mutluluklar ve gözyaşları ile harmanlanmış aşkı da içine alan olaylar zincirini anlatır eser. İhtilal sonrası Fransa'sında yaşanan insanlık dramının en büyük müsebbibi olan giyotin cezası halk üzerinde bıraktığı etki ve duygu karmaşası aktarılır. Gözünü intikam bürüyen, kalbi nefretle çarpan Bayan Deforge'nin sinsi planları insanı korkutur. "Merhamet denen şey kalmamıştı içinde, olsa da zamanla kaybolmuştu."sözü Defarge'yi özetler bize. Evremonde ailesinin yaptığı kötülükler, vicdansızlıklar, hiçbir suçu, günahı olmadığı halde sadece kan bağı münasebetiyle zavallı Charles Darnay'a yöneltilir. Hapsedildiği hücrede geçirdiği zorlu günler sonucunda akıl sağlığı sorunlarıyla boğuşan kızı Lucie'ye olan hasretiyle yürekleri dağlar Doktor Manette. Babasını yıllar sonra bulur, kocasının da sebepsiz hapse gönderilmesiyle acılara gark olur bir yandan da metaneti korumaya çabalar Lucie. Bir ailenin dağılmaması için kendi canını feda etme cesareti gösteren genç avukat Sydney'i de takdire şayandır. Eserin her bir kahramanının hüzün, mutluluk, acı, sevinç dolu duygu sarmalı okuyucu da etkiler. Aristokrat kesimle hiçbir hakka sahip olamayan köylü kesim arasındaki derin ekonomik, sosyal uçurum hikayenin önemli parçasını oluşturur.
