Madalyonun iki yüzü vardır. Tarihi bir gerçeklik olan Fransız İhtilâlinin de öyle.
Ve bazı kitaplar tarihi anlatırken tarihten çok daha fazlasını sunar size.Hiç anlatılmayan yanını,görünmeyen tarafını bakılmayan madalyonun diğer yüzünü.
Şüphesiz ilkokul yıllarından bu yana duyduk Fransız İhtilâlinin mutlak monarşinin devrilip, yerine Cumhuriyetin kurulması olduğunu.Devrimin Avrupa ve Batı dünyası tarihinde bir dönüm noktası olduğunu ,her yıl duya duya okuya okuya artık ezberledik.
1789 Fransız İhtilâlinden 20 yıl sonra kaleme alınan eser,ihtilâl öncesi ve sonrasını,Paris ve Londra şehirlerinin git gellerinde anlatıyor.
O zamanlar bir eli yağda bir eli balda yaşarken aristokratlar,halkın içinde otlar kadar hızla çoğalan yoksulluk hüküm sürüyordu. Devrimden öncemiydi sonrası mı?
O zamanlar yoksul halk haksızlıklarla karnını doyura doyura,öfkeden şişmiş hatta kudurayazmıştı.Devrimden öncesimiydi sonrası mı?
Gücü eline geçiren halk aristokrat ve soylu kesimden daha zalim daha gözü dönmüş,daha acımasızdı.
Devrimden sonraydı...
Ve devrim haksızlıktan şişmiş halkın kursağından kan olarak fışkırırken kirletilen bir adalet anlayışı vardı...
Devrimden sonraydı.
Giyotine kurban edilenlerin kanlarıyla tüm Paris sokakları kanla yıkanırdı...
Devrimden sonraydı.
Son sayfasını kaparken kitabın,kanın ellerime bulaşıp bulaşmadığından emin olamadım sayın okur.
Fransız İhtilâline ve de tarihe ilgi duyan her okura, ve tüm klasik okumaktan hoşlanan sevdalılara şiddetle tavsiye edilir.
Sevgi ve Muhabbetle..