Baştan sona okuyucuyu içine çeken şaheser bir roman. Charles Dickens, yazdıkça açıldı, açıldıkça keyiflendi, keyiflendikçe keyiflendirdi. Kurgusu olağanüstüydü. Fransız ihtilalinin neden yapıldığıyla değil yapanların insanlıktan çıkmasıyla ilgilendi. Onlarla kelimeleri kılıç gibi çekerek ama hiç kan akıtmadan olağanüstü bir eser ortaya koyarak hesaplaştı. Bu haliyle her rejim değişikliğine giydirilecek bir gömlek dikti. Karakterleri sanki bugün de aramızda dolaşıyor... O kadar canlılar yani... Kurduğun sistem ne olursa olsun önce insan olmak, vicdanlı olmak, adaletli olmak, ötekinin hakkını korumak gerek. Haksızlık karşısında susan olmamak, bütün mesele bunu başarabilmek... Devrim sonrası yapılan zülümlere 'devrimdir olur öyle şeyler' diyerek ses etmeyen, aksine cıldırasıya destek veren, alkışlayan, şapka çıkartanların da alacakları çok şey var bu kitaptan. Ötekini hor görenlerin de....Dickens, zulümle abad olunmaz diyor ve bunu cesurca, avazı çıktığa kadar, haykırarak söylüyor.... Bunun yanında çok da güzel bir aşk var romanda, kendini aşk için feda edenler de....Yaşasın cumhuriyet ama insan olan, insani olan, vicdanlı olan, adaletli olan cumhuriyet... Son söz: Yaşasın insan....