İki Şehrin Hikayesi
Charles DickensMost Liked İki Şehrin Hikayesi Reviews
You can find Most Liked İki Şehrin Hikayesi quotes, most liked İki Şehrin Hikayesi book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
8.4Out of 10
Tüm zamanların en iyisiydi, belkide en kötüsü... Bilgeliğin çağıydı. Aptallığın çağıydı, inançların dönemiydi, inançsızlığın da...
Dünyanın en çok okunan kitapları arasında yer alan İki Şehrin Hikayesi romanını ilk olarak bir genel kültür sorusu aracılığıyla keşfettim.
Yazarın da dediği gibi kendisinin yazdığı en iyi hikaye. Kitapta 18.yüzyılın sonlarında ortaya çıkan Fransız ihtilali döneminin öncesi ve sonrasındaki ilk yıllar anlatılmaktadır. Kurunun yanında yaşın da yandığı gücü eline geçirenin zalimleştiği ve sona iyice yaklaşan bir dünya göreceksiniz.
İlk başlarda biraz karışık olsada ilerledikçe olaylar birleşiyor ve taşlar yerine oturuyor. İlk kısımda kitabı çok sıkıcı bulup bırakmak isteyebilirsiniz ama sonlara doğru yaklaştıkça elinizden düşürmeden okuyacağınıza eminim.
Bence hikayenin asıl kahramanı da Sydney Carton her ne kadar kitabın sonunda kendini gösterse de karşılıksız aşkı için yaptığı fedalarlık unutulmazdı. Okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
Çevirmenin daha önce aynı yazarın "David Copperfield"i da çevirdiğini ancak bu iki kitap dışında bir başka klasik üzerinde çalışmamış olduğunu gördüm. Bir döneme, bir ülke edebiyatına hakim olmak önemli.
Kitabın yarısını geçtim."Az sonra düzelir, bu küçük bir hata "diye diye ilerlemesem,başka bir yayından okurdum.
Kitabın ilk 100-150sayfası karakterlere ve olaylara bağlanmakla geçiyor ancak sonrasında anlatım hızlanıyor diyebilirim. Dickens'ın kitaplarında, geçtiği döneme dair oldukça canlı ve doğrudan görülebilen spesifik detaylar beni anlatımın içine daha çok çekiyor. Ki tarihin dönüm noktalarından birini alışılageldik bakış açısının dışına çıkarak tüm çıplaklığıyla yansıtması, üst tabakanın acımasızlığını okucuya gösterdiği kadar alt sınıfın gücü elde edişiyle oluşan "vahşi" saldırganlığını da böylesine derin işlemesi beni oldukça etkiledi. "Yeniden doğuş"un hem dönemsel olarak hem de karakterlerin yaşamlarında oldukça sancılı, fedakarlık gerektiren bir süreç olmasıyla beraber kaçınılmazlığının aydınlık günlere kapı açışına tanık olmak benim için oldukça keyifliydi.
Açıkçası kitabın başlarında beni o kadar bağlamayacağını hissetmiş ya da düşünmüştüm, fakat daha sonra -yarısından sonra- kitap fazlasıyla hız ve heyecan kazandı Fransız devrimi sonuçta... Kitabı okurken yazarın dilini yine başta sevmesem de -belki alışamadığımdandır- yine de okumasının rahat olduğunu söyleyebilirim tabii ben ithaki yayınlarından okudum, her ne kadar burada basımı bulamamış olsam da. Yazar kitapta çokça betimleme yapmış sokaktaki insanların seslerini leşe üşüşen sineklerin sesine benzetmesi özellikle hoşuma gitmişti çünkü tam filmde kullanmalık bir benzerlik diye düşünmüştüm. Ben böyle kitaplarda yani klasiklerde karakterlerin aşırı erdemli olmasını ve nazik olmasını itici bulsam da karakterler etkileyiciydi. Dediğim gibi kitabın başlarını sıkılmadan okursanız kitap çok daha güzelleşiyor ve canlanıyor, olaylar güzel örülmüş. Ha bir de benim okurken en çok zorlandığım şeylerden birisi de KARAKTERLER. O kadar çok karakter var ve yazar hepsini de kullanmış neredeyse, başta ismi geçen bir karakter kitabın sonlarında ortaya çıkabiliyor "Bu adam kimdi yaa" diye ortada kalmak istemiyorsanız her gördüğünüz karakterin ismini ve bi kaç özelliğini not etmenizi tavsiye ederim ki okumanızda eksiklikler olmasın. Son olarak: Yarım bırakmayın.
İki Şehrin Hikayesi
Charles Dickens'ın Fransız Devrimi öncesi ezilen Fransız köylüsünün durumunu, yaşanan fakirlik ve kıtlığı ve soyluların lüks yaşamını ve devrim sonrası soylulara yönelik vahşet ile Londra'daki hayat üzerinden aynı dönemdeki toplumlar arasındaki benzerlikleri İki Şehrin Hikayesi kitabında çok güzel ortaya koymaktadır.
Charles Darnay en önemli karakterdir. Darnay İngiltere'ye yerleşen ve devrim sırasında tekrar Fransa'ya dönen ve devrim tarafından rastgele kurban seçilen eski bir Fransız aristokrattır.
Kitapta suçsuz yere Paris'teki bir hapishanede 18 yılını geçirdikten sonra, eski bir dostunun yardımı ile kurtulan ve soylulardan nefret eden Dr. Manette'in tesadüfen Londra'ya dönüşü sırasında tanıştıkları bir Fransız olan Charles Darnay ile kızının yapacakları evlilik ve bunun ardından meydana gelen Fransız İhtilali'nin hayatlarına etkileri anlatılır.
Romanda ihtilal öncesinde acı çeken, sömürülen Fransız halkının bu travmanın yaraları ile, kendilerine yıllarca kötülük eden aristokrat ve asillere sıfır hoşgörü ve uydurma yasalarla idam cezaları vermeleri eleştirel bir şekilde ortaya konmaktadır. Devrim ertesinde yaşanan üç yıl, devrim öncesinin bir devamı niteliğindedir. Öldürenler artık öldürülmektedir.