Sesin insan yüreğini parçalayan yanı, uzun süreli bir yalnızlık ve terk edilmişlikten kaynaklanıyor olmasıydı. Âdeta çok, çok eskiden çıkarılmış bir sesin en son cılız yankısıydı.
İnsan sesinin sahip olduğu o canlılığı ve tınıyı öylesine yitirmişti ki, insanda, bir zamanlar güzel olan bir rengin soluk bir lekeyi dönüşmesinin yarattığı hissi yaratıyordu. Ses öylesine boğuk ve bastırılmıştı ki, yerin altından geliyor gibiydi.