Beni mazur gör lütfen. Derbeder yüreğimin dinmesi uzun sürdü. Sonra anladım ki hiç bitmeyecek bir yara bu. Asla kabuk bağlamayacak bir çaresizlik. Sönmeyecek bir ateş parçası. Nefessizliğim ömür boyu.
Hangi büyüklükte bir yürek taşıyordu ki bu zarif bedeni içinde, başkasının yaralarını kendi yarası gibi kabul ederken bir de alçakgönüllü olabilmeyi başarıyordu?
"Küçük bir su tanesinin içinde çaresizce nereye yüzmemiz gerektiğini düşünürken, kendimizi sonsuz bir yücelikte düşlemişiz; oysaki debelenip duruyormuşuz hep, azgınca akan koca nehrin ortasında, yaprağın üstündeki o su damlacığının içinde. Ne kadar çabalarsak çabalayalım, nereye gitmeye karar verirsek verelim, yaprağın yönünü de, nehrin akışını da değiştirmemiz imkansız bir düşten ibaretmiş; nereye akıyorsa nehir o tarafa sürükleniyorduk hepimiz de."