İlişkiler
Erhan Benerİlişkiler Sözleri ve Alıntıları
İlişkiler sözleri ve alıntılarını, İlişkiler kitap alıntılarını, İlişkiler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kapısını çaldıkları ev, eski İran mimarisinden esinlenerek inşa edilmişti ve bir genelev olmaktan çok, varlıklı bir burjuva konağını andırıyordu. Kapıyı sarıklı bir molla açmış, herhangi bir sorguya suale gerek görmeden içeri buyur etmişti onları.
O an, bunun ne anlama geldiğini tam olarak algılayamamıştı İhsan. Ama sonra bu sözler, bütün yaşamını etkileyen bir sıcaklıkla yüreğinde yer etmiş, bir daha da oradan hiç çıkmamıştı.
Onun gerçek ablası olmadığını, Demirlibahçe'de tuttukları ikinci evde oturdukları sırada anlamaya başlamıştı.
Hümeyra, okusun diye okul dergilerini verirdi. Hiçbir şey anlamadan sayfalarını çevirir, resimlerine bakardı sadece. Bu dergilerde onu eğlendirecek hiçbir şey yok tu. Babasının kitapları da vardı; şeker sandığı tahtalarından yaptığı uydurma bir kitaplıkta; ama onlara dokunması yasaktı.
Güçlü kuvvetli görünüşü yüzünden pek yaklaşamıyorlarmış ama, bir gece, ikisi üçü birden çullanmışlar üstüne. "Gaziantep Halkevi'n deki güreş hocasından öğrendiğim bir iki numara olmasa, kimbilir başıma neler gelirdi.
"Belki aylardır vücutları su yüzü görmeyen, kirden asıl renklerini çoktan yitirmiş çizgili mintanlarının yakalarında bitlerin, gezintiye çıkmış gibi, rahat rahat dolaştığı, aç ve yorgun, on iki çulsuzun neredeyse kucak kucağa yattığı koğuş biçimi han odasında eksik olmayan, sadece hepimizi kemiren cinsel açlıktı," diye anlatırdı Muzaffer, içki masasının başında, o günler aklına geldikçe.
Kendisinden biraz kabaca bir hemşehrisinin peşine takılıp gelmiş Ankara'ya; kamyon kasasında, çuvalların üzerinde yolculuk yaparak. Hergele Meydanı'ndaki bir hana atmışlar kapağı. Yarı aç, yarı tok, üç gün iş aramışlar, orada, burada sürtmüşler.
"Çok içme. Arada sırada, içki sofrasında, kadın meclisinde. . . Çünkü kadınlar, sigara içmeyen erkeklere adam gözüyle bakmaz lar. . . "
Onun eşcinsel ilişkilere ve eşcinsellere karşı duyduğu paranoyakça tiksinti ve öfkenin, aşırı duyarlılığın kökeninde belki de, zorunlu olarak yaşadığı o pis ortam ve anlattığı bu olay yatıyordu.
Muzaffer, küçüklüğünden beri, ikide bir üvey baba dayağından illallah der, Adana'ya, Ankara'ya kaçar, çeşit çeşit işlerde çalışır, sonra yorulur dönermiş. Son kez de, üvey babasının ölümünden sonra dönmüşmüş Antep'e. Bütün bu ara vermeler yüzünden, ilkokulu yedi, ortaokulu beş, liseyi altı yılda bitirmiş.
Bu düzenin yasaları zayıflar için, ezilenlerin daha fazla ezilmesini, ezilirken de cıyak cıyak bağırmamalarını gıklarını çıkarmamalarını sağlamak içindir.
Ne hayallerdi, ne anlatılmaz, ne doyumsuz zevklerdi. . . Her şeye ulaşmak mümkündü; eksik kalmış sevişmelere, güzel orospulara, esrar sarhoşluklarına,