Şimdi düşünüyorum ki, hayatta bu çaresiz ve şefkatsiz mazilerin yok oluşundan meydana gelen ne garip bir hiçlik, ne geçici ve hayal dolu bir boşluk, ne belirsiz, ne sırlarla dolu bir hız var!…
Şimdi mülevves emellerle, hırslarla, hakikatte kıymetsiz olan ulaşılması güç arzularla, hâsılı bütün bunların yarattığı şaşkınlığın sonucu olan o sebepsiz ve dayanılmaz istikrarsızlıkla yaralı olan ruhum, yaralı olan kalbim ve maneviyetim...
Ah, on beş sene evvelki çocukluk ve şimdiki ben... Tatsız, neşvesiz, muhabbetsiz, aşksız ve heyecansız, her şeysiz, boş bir hiçten daha boş geçen durgun hayat sermayesi...