Ah, on beş sene evvelki çocukluk ve şimdiki ben... Tatsız, neşvesiz, muhabbetsiz, aşksız ve heyecansız, her şeysiz, boş bir hiçten daha boş geçen durgun hayat sermayesi...
Ben hırkama bütün bütün sarıldım. Soğuktan büzülmüş ve düşünceli ruhumu titreten ezanı dinlerken, bu namaza kalktığım sabahların ilkini düşünüyorum. Ah, on beş yıl önceydi
Türklükten uzaklaştıkça, bu ahlaksızlık ve bozukluk, vefasızlık ve tembellik cehenneminin dibinde üzüntüyle kıvranırken, geçmiş zaman kaybolmuş bir cennetin uzak hayali gibi karşımda açılır... Beni teselli ve mutlu eder.