İlk ve Son Tanrı Hz. Akıl

Cafer Akkaya

Oldest İlk ve Son Tanrı Hz. Akıl Posts

You can find Oldest İlk ve Son Tanrı Hz. Akıl books, oldest İlk ve Son Tanrı Hz. Akıl quotes and quotes, oldest İlk ve Son Tanrı Hz. Akıl authors, oldest İlk ve Son Tanrı Hz. Akıl reviews and reviews on 1000Kitap.
2/10 puan verdi
Galiba ilk tavsiye etmiyorum kitabım
Kitabı ismine hürmeten aldım... açılışını lütfen okuyunuz, anlayınız ve sorgulayıcı görünce heveslendim.... Ama netice bir derleme kitap ile karşılatım, akademik veya basım etiği gibi şeyler beklemeyelim. Akıl konusu da kitap ismi iddialı bir isim olmuş ama içerik Yazar yorumu ve derlemesi olarak kalmış. Yazarın biyografisi ile ilgili de bir bilgi verilmemiş. Yapılan emeğe ve verilen bilgiye saygımız sonsuz; ama başka bir çalışya kaynak göstermek için pek profesyonel bir çalışma olamamış diyebilirim. İçerik olarak Yazar görüşü olan, yani sınırlı bilgiye sahip, sadece kendi görüş ve yorumlarını içeren, hayli tarafgir bir eser niteliğinde kalan bu kitap ''yazarın iddialarına'' da cevap verebilir veya delil oluşturabilir düzeyden uzak kamış. Önsözün de yazar; yazar olmadığını halktan birisi olduğunu, aydınlanmamışlara yardımcı olmak, yol göstermek için okuduğu kitaplardan derlediğini ve kendi yorumlarını yazdığını... belirtmiştir. Galiba ilk tavsiye etmiyorum kitabım
İlk ve Son Tanrı Hz. Akıl
İlk ve Son Tanrı Hz. AkılCafer Akkaya · Karina Yayınevi · 201813 okunma
424 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
Tek mutlak güç ''Akıl'' dır
Evrenin oluşumundan, maddenin düşünceye dönüşmüş hali olan insanın oluşumu bilimsel gerçekler ışığında incelenmiş. İnsan hayatını en çok etkileyen dinlerin Tanrılarının, Musa'nın Yehova'sı, İsa'nın Baba'sı ve Muhammed'in Allah'ının gerçek bir Tanrı olmadığı, Kuran ayetleri, hadis hükümleri ve bilimsel gelişmelere ışığında ortaya konmuş. Bence kitabın en önemli konusu 7 kat gök nedir sorusuna getirilen bilimsel açıklamadır ve Allah'ın yokluğu da bu inceleme içindedir. İnsan hayatını etkileyen değişik konularda akıl süzgecinden geçirilerek incelenmeye çalışılmış. İsmine layık bir kitap.
İlk ve Son Tanrı Hz. Akıl
İlk ve Son Tanrı Hz. AkılCafer Akkaya · Karina Yayınevi · 201813 okunma
Reklam
Tanrı yalanına son veren adam Kopernic
Bu anlatılan hikâye, tamamıyla o dönemde kabul edilen evren modeline uygun olarak kurgulanmıştır. Kurnaz hocaların ballandıra ballandıra anlattığı ve çeşitli mucizelerle doldurduğu yedi kat gök hikâyesi, Batlamyus’un dünya merkezli evren modelinde tanımlanan yedi adet, o dönemde gözle görülebilen ve bilinen gezegenlerdir. Yani İslam’ın Tanrısı Allah’ın saltanatı, 15. yüzyıla kadar sürmüştür. Bu yüzyıldan sonra, Güneş merkezli sonsuz evren modeli tespit edilmiş, semavi dinlerin ortaya attıkları Tanrı yalanı da son bulmuş ve doğal olarak, İslam’ın Tanrısı Allah da yerinden yurdundan edilmiş ve o günden sonra evrenin sonsuz boşluğunda kaybolmuştur.
Sayfa 225 - Karina YayıneviKitabı okudu
Kuran Mahluktur (Tanrı sözü değildir)
İslam sadece siyasal gevşekliği değil fakat halkı cehalet içinde tutmak, fikren atıl kılmak ve devamlı şekilde savaş işiyle meşgul bulundurmak ve ekonomik tembelliği yaratmak suretiyle de anayasalcı ve demokratik gelişmeleri engellemiştir. Sevgiden yoksun imanla çok şey kaybettikleri hayatlarını bir yalan ve acımasız bir dinle geçirmek zorunda kalan İslam toplumlarının çektiği acıların nedeni, bencillik ve bilgisizlikte aranmalıdır. Yaşamı değerli kılacak yeni bilimsel gelişmeler için çaba gösterecek bilim insanları, İslam yüzünden kendini göstermeden yok olup gitmekte, bilim ve bilimsel gelişmeler engellenmektedir. İslam dinine inanan toplumlar bilgi, ilerleme ve refahla dikkati çekmiyor, tersine yoksulluk, şiddet, adaletsizlik, hak ihlalleri, yaşam kalitesindeki düşüklük, iç çatışma hâlleri ve gerilemeyle dikkati çekiyor. Halife Memun’un “Kur’an mahluktur” (Tanrı sözü değildir) demesi ile zirveye ulaşan 200 yıllık dönem hariç Müslümanlar; aklı işlevsel kılmak ve üretmek yerine, geçmişin yengileri ile yetinmeyi, dindar hayatın bir gereği olarak görüp, gelişen ve değişen koşullara ayak uydurmada zorlanınca, dinî değerlere daha fazla sarılmışlar ve kendilerini dinî değerlerle tanımlamaya yönelmişlerdir. Yeni karşılaşılan sorunlar karşısında analiz sentezler yaparak bilgi üretmek, onu işlevsel kılmak ve bilimsel gelişmelere uygun yeni çözüm önerileri sunup çaba sarf etmek yerine, geçmişin yengileri ile yetinmek, yaşamın bir parçası olmuştur.
Sayfa 294 - Karina YayıneviKitabı okudu
Mevlana ve Evrim
13. Yüzyılda yaşamış olan Mevlana ''ol dedi oldu'' şeklindeki Kuran yaradılış hikayesi ile insanları cehalet uykusunda tutarken farkında olmadan Evrim teorisini de dile getiriyordu. Ben cansız varlıkken öldüm ve bitki oldum. Bitkiyken öldüm, hayvan suretinde ortaya çıktım. Hayvanlıktan geçtim, hayvanken de öldüm de insan oldum. Artık ölüp de yok olmaktan ne korkayım? Bir hamle daha edeyim, insanken öleyim de melekler alemine geçip kol kanat açayım. Her şeyin oluşumunda bir yaratıcıyı kaynak gösterirken, aslında bilmeden Evrimin genel işleyişini şöyle açıklıyordu: Tıpkı onları yokluktan çıkarıp var olanlar arasında göründürdüğü gibi, O onları varoluş ahırından madenler (cansızlar) düzeyine, cansızlar düzeyinden bitkiler düzeyine, bitkiler düzeyinden hayvanlar düzeyine, hayvanlar düzeyinden insan düzeyine, insan düzeyinden melekler katına ve böylece sonu gelmez bir şekilde oradan oraya aktarır.
Sayfa 243 - Karina YayıneviKitabı okudu
İslam'ın Tanrısı Allah'ın özellikleri.
Din hükümleri ile yoksulluk uykusunda tutulan halkımız, bilimsel gelişmelerden uzak olarak yaşamaktadır. Bilimsel gelişmeler, 15. yüzyılda Kopernik’in Güneş merkezli evren anlayışı ile üç büyük dinin Tanrı modellerini ortadan kaldırmış, evrim teorisi ile de kesin darbeyi vurmuştur. İslam’ın Tanrısı Allah’ın bir Tanrı olmadığı, özellikle
Sayfa 11 - Karina YayıneviKitabı okudu
Reklam
Sigmund Freud (öl. 1939) Tanrı inancını olgun insanların bir yana bırakacakları bir aldatmaca sayarak şöyle diyordu: ''Tanrı düşüncesi bir yalan değildi ama psikolojiyle çözülmesi gereken bilinçaltının bir oyunuydu. Kişisel Tanrı yüceltilmiş baba figüründen başkaca bir şey değildi: Böyle bir Tanrı isteği, adalet, doğruluk ve yaşamın böylece sürüp gitmesi için güçlü, koruyucu bir babaya duyulan çocukça bir özlemden çıkmıştı. Çaresizliğe dayanma duygusuyla insanlarca korkulan ve tapınılan Tanrı bu isteklerin bir yansımasıydı yalnızca. Din insan ırkının çocukluk dönemine aitti; çocukluktan olgunluğa geçişte gerekli bir aşamaydı. Toplum için gerekli olan etik değerleri yaşama geçirmişti. Buna karşın, şimdi insan reşit olmuştu, Tanrı geride bırakılmalıydı. Bilim yeni Tanrı'nın yerini alabilirdi. Yeni ahlak temelleri hazırlayabilir ve korkularımızla yüzleşmede bize yardım edebilirdi. Bilimin bize veremediğini bir başka yerden alabileceğimizi zannetmek yanılsamadır.'' Tanrı'yı ortadan kaldırma girişiminin tehlikeli olacağında ısrar ettiği zaman geçerli ve anlaşılır bir noktaya değindi. İnsanlar kendi verimli dönemlerinde Tanrı'yı bırakmalıydılar:
Sayfa 104 - Karina YayıneviKitabı okudu
Ayrıca Müslümanlar, Avrupa ile yakın ilişki kurdukça Batı’nın derinliklerindeki peygamberi ve onun dinini hor görme duygusu açığa çıktıkça, Müslümanların, bilmeden inandığı kendi dinini koruma içgüdüsüyle verdiği tepki sonucu, Müslüman bilimi giderek artan biçimde dinî inançları savunan Tanrıbilim dalına ya da geçmiş yengilerin düşlerine dalmaya devam etmiş, akıl ve bilimden uzaklaşmıştır. Bu gidişatı değiştirmek için, Müslümanların, çocuklarını yetiştirdiği etik çerçevenin değişmesi zorunludur. Bu sebeple, artan bilgi ve etkilerinin, geleneksel İslam yorumunu yeniden gözden geçirme ve çağa uyarlama görevinin zamanı olduğunu hissetmek gerekir. Müslümanların, yüzlerini geçmişe değil, geleceğe döndürmesi, kaderini kendi eline alarak geleceğini planlaması gerekmektedir. Akla önem veren, özgürlüğüne düşkün ve iradesine sahip insanların, çocuklarının yetiştiği etik çevreyi değiştireceğinden hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Etik çevrenin değişmesi ile birlikte İslam’ın basit kuralları ile gaflet uykusunda tutulan kitleler uyanacaktır.
Sayfa 295 - Karina YayıneviKitabı okudu
77 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.