İlkbahar Rüyası Kristin Hannah

Bu eşsiz, kalemi güçlü yazarın kitabına kelimeler tükendi artık. Krıstın Hannah üstünlüğü, profesyonelliği, etkileyiciliği, dramı ile bu kitabıyla yine tüm azametiyle karşıma çıktı nihayet. Bir yazar, dram türünü nasıl bu kadar akıcı, etkileyici bir şekilde ele alır demeyin Krıstın Hannah alıyormuş işte. Kanıtını da İlkbahar Rüyası romanında pekala, rahatlıkla bulacaksınız daha ilk sayfasında. Henüz okumamışsanız, mutlaka okumalısınız, elinizden bırakamayacağınız, bol gözyaşı dökeceğiniz bu kitap siz okurları bekliyor.

Aile olmanin onemi farkli sekilde islenmistir. Ne kadar ünlü bir doktor olursanız olun sıra kendi kızınıza gelince işler değişir. Lina 16 yaşındaki bir genç kızdır ve ergenlik çağının getirdikleriyle annesiyle iki yabancı gibi olmuştur. Babasının kim olduğunu asla ögrenemeyen Lina babasını aramaya karar verir. Bu macerada çok gözyaşı dökülüyor. Kesinlikle okumalısınız.

Okunmayacak gibi değildi ama bazı yerleri açıkçası sıktı. Aslında sıradan bir hikayeydi ama sırf arkadaşımın hediyesi olduğu için okudum, kendim alsaydım yarıda bırakırdım sanırım çünkü dediğim gibi sıradandı. Beni etkileyen bir olay hiç olmadı. Başından beri olacakları tahmin edebiliyordum ve tahminlerim tamı tamına tuttu. Bu yüzden pek zevk aldığımı söyleyemem.

Diğerlerinden farklı bir konu olmuş. Aile olmanın önemini değişik bir şekilde vurgulayan bir konu... Her insanın hayatında keşke dediği pişmanlıkları vardır. Keşke olmasa :) Ama bizi biz yapan bu pişmanlıklar değil mi?... Karakterimizi oluşturan hayata bakışımızı anlamlandıran...

Kristin Hannah'ın okuduğum ikinci kitabı olur İlkbahar Rüyası. Kitabın okuması ne kadar akıcı olsa da yazılanlar bizim kültürümüze çok ters. Bu yüzden kitapta yaşanılanların büyük bir çoğunluğunun yaşanılabileceğine inanmadım. Haliyle hikayeden etkilenemedim de..

Kitabı okurken bütün duyguları hissettim hem sevinç hem üzüntü hem mutluluk ancak sonu çok da güzel bitti Kitap kurtları için en ideal seçimlerden birisi :))

Bu kitap ne yazık ki beni büyük hayal kırıklığına uğrattı. Arka kapak yazısı merak uyandırıcı ve iç ısıtan cümlelerden oluşuyor. Buna karşın kitap fazlasıyla klişe. Henüz 70.sayfalardayken kitabın gidişatını ve sonunu tahmin edebiliyorsunuz. Hal böyle olunca geriye kalan 400 sayfa işkenceden öteye geçemiyor. Buna rağmen kitabı sonuna kadar okudum bravo bana :)

Bir gençlik aşkının tahmin edilebilir sonuçlarını okuyoruz kitapta.
Hayatında sorumluluk kabul etmek istemeyen, birini sevmekten korkan bir adamın hayatın uç noktalarında yaşadığı günleri okuyoruz.
İnsan bedeninin 35 yaşında da yorulabileceğini ve kalbinin iflas edebileceğini okuyoruz.
Tam da bu anda rahip olan ağabeyin tanrının bir lütfu gibi ortadan kaybolmasını ve uslanmaz kardeşine yeni bir hayat verdiğini böylece görevini layıkıyla yerine getirdiğini, hayatı boyunca gizlediği aşkını yine içinde tutup göğe yükseldiğini okuyoruz.
Beri taraftan bir annenin yıllar boyunca hem tıp eğitimini tamamlamak hem kızına annelik etmek için geçtiği zorlu yolculuğu, buna rağmen o kızın on altı yaşına geldiğinde annesini hiçe saymasını okuyoruz.
seneler sonra geri gelen adamın evine kabul edilişini okuyoruz.
vs,vs,vs...

Evet kitap mutlu sonla bitiyor. Ama zaten gidişata göre aksinin olması büyük şok olurdu. İşte bu yüzden fazlasıyla klişe bir kitap bu.

Kristin Hannah'nın kitaplarını severdim ama bu olmamış. Ve sanıyorum ki hiçbir kitabı Ateşböceği Yolu tadını veremeyecek bana bir daha... Neyse yine de ön yargılı olmamak gerek.

Elimizdekilerin değerini sadece onları kaybettikten sonra anlayabiliyoruz. Bir akşam aniden gelen bir telefon bundan sonra hayatımızın eskisi gibi olmayacağının habercisi olabiliyor. Sevdiklerimiz onları hatırladığımız sürece ölümsüzdür. İyi olan daima kazanır ve iyilikle yapılan her şeyin er ya da geç karşılığı alınır. Kitap okunmaya değer ve zaman kaybı değil. Hayatıma çok şey kattığı kesin.Ticari kaygıyla yazılmış günübirlik kitaplardan değil. Erkek ve bayan psikolojisi güzel incelenmiş.

Kitap, bittiği düşünülen bir aşk hikayesi üzerine kurulu. Her şeyin bittiği düşünülen bir noktada, aslında yeniden başlayabileceğinin gayet güzel bir hikaye çerçevesinde anlatıldığı bir kitap. Hoş bir tatil kitabı olarak değerlendirilebilir.

En muhteşem Kristin Hannah romanı diyemesem de,yine de alıştığımız sıcaklıkta içimize değen bir kitap.Özellikle Madelaine'nin karakteri,alıştığımız güçlü ve onurlu kadın temasına birebir oturmuş.Tavsiye ediyorum.