Öne Çıkan İlkçağ Felsefe Tarihi 3 kitaplarını, öne çıkan İlkçağ Felsefe Tarihi 3 sözleri ve alıntılarını, öne çıkan İlkçağ Felsefe Tarihi 3 yazarlarını, öne çıkan İlkçağ Felsefe Tarihi 3 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Felsefe kitapları konusunda sizle harika bir kitap öneri listesi paylaşmak istiyorum. Bu iletiyi görenler paylaşıp destek olursa faydalanmak isteyen herkes bu listeye ulaşmış olur. 🤓
FELSEFEYE GİRİŞ
1-
Her duyguda veya eylemde kötüyü veya erdemsizliği temsil eden iki uç; ifrat ile tefrit, gereğinden çok ile gereğinden az , bir de iyiyi, erdemi temsil eden bir orta nokta, yani gereği kadar olan vardır.
Örneğin korku duygusu veya etkilenimini alalım. Bir gereğinden çok korku vardır, bir de gereğinden az korku ve bunların her ikisi de kötüdür, erdemsizliktir. Gereğinden çok korku, ödleklik, tabansızlıktır; gereğinden az korku ahmaklıktır, duyarsızlıktır. Gereği kadar korku yani altın orta cesarettir.
Sayfa 277 - İstanbul Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Aristoteles, yasaların değil çoğunluğun iradesinin hakim olduğu bu demokrasinin tiranlıktan hiçbir farkı olmadığını düşünür. Burada tek değişiklik bir kişinin keyfi iradesi yerine çoğunluğun keyfi idaresinin geçmiş olmasıdır.
Tercih arzu değildir, çünkü akıl sahibi olmayan hayvanlarda da arzu vardır, ama onların yaptıkları eylemleri tercih ettikleri veya seçtiklerinden söz edilemez.
Tercih tutku değildir, çünkü bir tutkunun etkisi altında davranışta bulunanların herhangi bir seçim yaptıkları düşünülmez. Hatta belki bir anlamda onların bir tercih sonucu değil, zorlama altında eylemde bulundukları bile söylene bilir.
Tercih istek değildir, çünkü imkansız şeyleri, örneğin ölümsüzlüğü isteyebiliriz, hatta isteriz. Ama hiç kimsenin imkansız bir şeyi tercih ettiğinden söz etmeyiz. Sonra yapamayacağımızı bildiğimiz bir şeyi isteyebiliriz ama tercih ettiğimiz, yapabileceğimizi düşündüğümüz bir şeydir. Nihayet istek daha ziyade amaçla ilgili bir şeydir, seçim ise araçla ilgilidir.
Sayfa 272 - İstanbul Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Bilim, kıyas denilen akıl yürütme aracılığıyla kanıtlanmış önermeler topluluğudur. Fakat bu tür önermeler kendilerine dayanacakları, kendilerinden çıkacakları öncüller gerektirir. Bu öncüllerin kendilerinin de başka kıyasların sonuçları olmaları, yani kanıtlanmış olmaları arzu edilen bir şeyse de, geriye doğru tümü kanıtlanmış önermelerden meydana gelecek bir bilimsel yapının mümkün olmadığını biliyoruz. O halde kendileri kanıtlanmış olmayan birtakım öncüilere ihtiyacımız olacaktır. Bu öncüller ise Aristoteles'in kendisinin de kabul ettiği gibi son tabiilde tümevarım veya deneyle oluşacaklardır.
Bilim, mümkün olanın değil, "zorunlu olan"ın alanıdır; mümkün olanı değil, zorunlu olanı konu alır. O halde eğer sonuçlarımızın zorunlu olmalarını istiyorsak öncüllerimizin de zorunlu olmalarını istemek zorundayız. Bu ise iki şey demektir: I) Öncüllerin, konularının her örneği ile ilgili olarak doğru olmalarının zorunlu olması (Akıllılık her insan için zorunlu olarak doğrudur); Il) Öncüllerin özneyle yüklem arasında tesis ettikleri bağın özsel (perse) bir bağ olması (Akıllılık; beyazlık, siyahlık, gülme vb gibi özelliklerden farklı olarak insanın özünü ifade eder).
Sayfa 122 - İstanbul Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu