Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İlkçağ Felsefesi

Fatih Taştan

İlkçağ Felsefesi Gönderileri

İlkçağ Felsefesi kitaplarını, İlkçağ Felsefesi sözleri ve alıntılarını, İlkçağ Felsefesi yazarlarını, İlkçağ Felsefesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
... Sokrates, bilgi ya da kavramların gerçek doğalarının nihai anlamda bilinebilir şeyler olmadıklarını söylemektedir. Önemli olan sorulacak yeni sorularla ve gerçekleştirilen yeni türden soruşturmalarla hep peşinde koşulacak ideal kendiliklerdir.
Sayfa 87
Sokrates için bilgisizlik bilinci, bilgiye erişmeyi amaçlayan araştırmanın başlangıcıdır. Çünkü bilgiye zaten sahip olduğunu düşünen bir kimse herhangi bir konuda bilgi edinecek bir çaba içerisine girmeyecektir. Kişiyi bilgi edinmeye yönelik bir araştırma sürecine dahil edecek şey, bilgisizliğine dair bir bilince sahip olmasıdır.
Sayfa 86
Reklam
Kritias'a göre Tanrı karşısında hissedilen korku, tamamen bir kurnazlığın ürünüdür. Bir kurnaz zeka, insanların eylemlerinin korku ilkesi doğrultusunda biçimlendirilebileceğini keşfetmiş, onları Tanrı korkusu ile yönlendirmeyi arzu etmiş ve bunu başarmıştır.
Sayfa 75
Karşıtlar arasındaki savaş, aynı zamanda karşıtlar arasındaki birliği de ortaya koyar. Her bir tek, karşıtı var olduğu için vardır ve her bir tek, karşıtını sınırlarken aynı zamanda var olmasının koşulunu ortaya koyar. Bu düşünme biçimi diyalektik düşüncenin ilk basamağını oluşturur.
Sayfa 38
Felsefe, mitosların yetersiz kaldığı, evren olaylarını, insanın değişen toplumsal gereksinimlerini karşılayamaz olduğu noktada, belli bir zorunluluktan dolayı ortaya çıkmıştır.
Sayfa 6
... evrendeki her şey, her obje ya da varlık bir "sen"dir. Mitolojik düşünmede ögeler arasında kurulan bağ bir "ben" ve "sen" bağına indirgenebilir. Bu bağ, birbirini bağlayan iki varlıktır. Mitolojik düşünmenin özü, içinde yaşanılan evrene, doğaya, çevreye saygılı olmaktır. Bu da her şeyden önce, bu evrenin dayandığı kuralları bilmeye ve onlara saygı duymaya dayanır.
Sayfa 6
Reklam
“Homeros ve Hesiodos’ta ölümden sonra ikinci bir hayatın daha olduğu inancı çok güçlü bir şekilde kendini göstermemektedir. Ancak bu inanç Eski Yunan felsefesinde, insan ruhunun yaptıklarından sorumlu olduğu fikrinin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor ve bu fikir, aslında Mısır’dan gelmiştir. ”
“Eski Yunan dünyasında insanın yaratılışın iki farklı öykü ile betimlendiğini görüyoruz. Bunlardan biri, insanların doğada kendi kendine topraktan var olduğunu anlatır. Diğer bir öykü ise insanın yaratılışını şöyle anlatıyor:Dionysos adlı sevinç, çılgınlık ve şarap tanrısını titanlar bir gün yutuyorlar. Buna sinirlenen Zeus ise titanları yakıp kül ediyor. Titanlardan kalan bu kül ile suyun birleşmesiyle ise insan ortaya çıkıyor.”
“Eski Yunan’da o dönemeler görülen bir diğer din çeşidi ise özel kapalı bir şekilde yapılan ibadetler içeren tarikat şeklinde dinlerdir. Farklı şekillerde ortaya çıkan bu dinler, özellikle orta sınıf ve alt tabaka tarafından ilgi görmüştür. İşte Eski Yunan’da felsefenin oluştuğu dönemde toplumda bu türden din üzerine kurulu temel yapılar görülmektedir.”
Reklam
Her evin bir melayikesi vardır sözüne benziyor bu
“ Eski Yunan dünyasında, kurumsallaşmış bir dinden söz edemeyiz. O dönemde farklı yapılarda din anlayışı karşımıza çıkar. Bunlardan biri, halkın yaşadığı dindir. Buna göre her evin her klanın kendine özgü bir tanrısı bulunur, bu türden din anlayışlarında vahiy yerine çokça mantike (esinlenme) bulunmaktadır.”
Nasıl ki yaşamdan ürkmüyorsak ölümden de ürkmememiz gerekir. Zira, Epiküros'un meşhur deyişiyle, biz varken ölüm yoktur, ölüm varken de biz yokuz.
Sayfa 173