Felsefe Tarihi - 1

İlkçağ Felsefesi

Ahmet Cevizci

En Beğenilen İlkçağ Felsefesi Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen İlkçağ Felsefesi sözleri ve alıntılarını, en beğenilen İlkçağ Felsefesi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aristoteles de, bilginin her zaman tümelin bilgisi olduğunu savunur. Tikel şeyleri, yalnızca bir tümelin örnekleri ya da bir sınıfın üyeleri oldukları sürece bilebiliriz; gelgelelim, tümel olan, tikel olandan ayrı ve bağımsız olarak değil de, tikel olanda bilinebilir.
Sayfa 371 - Say YayınlarıKitabı okudu
İnsanların yaşamla ilgili planlarını hayata geçirmeleri için, onların temel hedefleriyle çatışan, ana amaçlarına zarar veren arzu ve dürtüleri denetim altında tutmaları gerekir. Bu görevi de, araçsal akıl yerine getirir.
Sayfa 322 - Say YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bununla birlikte, Ksenophanes burada kalmaz; onun din anlayışında söz konusu yıkıcı eleştiri evresini, yapıcı bir din anlayışı izler. Başka bir deyişle, o popüler ya da mitolojik Tanrı anlayışını veya antropomorfik bir Tanrı görüşünü, yani çoktanrıcılığı şiddetle eleştirdikten sonra, pozitif bir Tanrı öğretisi ileri sürmüştür.
Başka bir deyişle o, insan ruhunun ölümsüzlüğüyle ruh göçü inancının savunuculuğunu yapmıştır. Aslında bu inanç ya da öğretiler, hiçbir şekilde özgün olmayıp, çok muhtemelen Yunanlı olmayan bir kaynaktan türetilmiş veya devşirilmişlerdir. Nitekim Heredotos, ruh göçü fikrinin, Pythagoras'ın özgün görüşü olmayıp, dışarıdan alınma bir fikir olduğuna işaret etmiştir. Ruh göçü düşüncesinin ana vatanı Hindistan'dır. Ruhun ölümsüzlüğüne veya ölümden sonraki hayat düşüncesine gelince, buna da Mısırlılarda, Giritlilerde ve Miken uygarlığında rastlanmaktadır. Demek ki, ruhun ölümsüzlüğü ve ruh göçü ile ilgili fikirler, yeni ve Özgün öğretiler olmaktan uzaktır.
Anaksimenes, buna göre güneş ve ay ile diğer yıldızlar arasında bir ayrım yapmıştı; onun söz konusu ayrımına göre, güneş ışığa bizzat kendisi sahip olan bir cisimdir. Oysa ay ve diğer yıldızlar güneşin ışığını yansıtırlar.
insan için en temel erdem bilgeliktir. bilgelik ise insanın kendisini doğanın ayrılmaz bir parçası olarak görmesiyle ve doğanın seyrine ayak uydurmasıyla elde edilir. insan kendisini dünyanın gidişinden sıyırıp ayıramadığına göre, yapılacak en iyi iş dünyanın gidişini olduğu gibi benimsemektir; olup biten her şeyi tam bir tevekkülle zorunlu ve yararlı kabul etmektir. doğanın akışına müdahale etmeye kalkışmak, birtakım sonuçları değiştirmeye çalışmak boşuna olduğu gibi, yanlış olup insanı mutsuzluğa sevk eder. fakat insan doğal düzene boyun eğerse, dünyanın gidişini olduğu gibi benimserse, kendisini gereksiz sıkıntı ve tedirginliklerden kurtarır. bilgelik, vuku bulan her şeyi kalben onaylamayı öğrenmekte ve böylelikle de haz ve tutkular karşısında olduğu kadar, acı ve engellenme duyguları karşısında özgür olabilmektedir. başka bir deyişle, insan için yapılması gereken şey, istikrarsızlık ve dengesizlik kaynağı olan akıldışı veya akla uygun olmayan duygular, tutkular karşısında, bağımsızlığını kazanmaktır. bu bağımsızlığa giden yol ise bilgelikten geçer. ınsan kendisini bu olumsuz duygulardan kurtarabilirse ya da stoacıların apathia adını vermiş oldukları duygusuzluk haline ulaşabilirse, bilge insana özgü olan dinginlik, huzur ve mutluluğa kavuşabilir. zira yalnızca bilge insan rolünün ne olduğunu bilebilir...
Reklam
76 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.