İmam-ı Rabbani

Necdet Tosun

İmam-ı Rabbani Sözleri ve Alıntıları

İmam-ı Rabbani sözleri ve alıntılarını, İmam-ı Rabbani kitap alıntılarını, İmam-ı Rabbani en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ölmek felaket değildir. Öldükten sonra başına gelecekleri bilmemek felakettir.
Allah sevdiği kulunu rastgele birine sevdirmez ...
Reklam
“Ey oğlum! Fırsat ganîmettir. Sıhhat ve boş vakti de ganimet bilmelidir. Vakitlerimizi Cenâb-ı Hakk’ı zikretmekle geçirmeliyiz. Alışveriş de olsa, yüce şerîata (dinî kurallara) uygun olarak yapılan her şey zikir kabul edilir. Bütün hâl ve hareketlerimizde dinî hükümlere uymalıyız ki bunların hepsi zikir sayılsın. Zira zikir, gafleti yok etmektir.”,
"Şerîatın reddettiği hangi hakikat olursa olsun, o zındıklık ve mülhidliktir (dinden uzaklaşmadır).”
Hakîkî sevgiliden (Allah Teâlâ’dan) başka hiçbir şeye gönül bağlamamalı, faydası olmayan şeylerle uğraşmamalıdır...
Reklam
“Şerîatın zâhirine ve Ehl-i Sünnet âlimlerinin sâbit görüşüne (icmâına) aykırı olan keşifler (manevî bilgi ve ilhamlar) kabul edilmeye lâyık değildirler.”
“İnsanlar kıyâmet günü ancak şerîattan sorumlu olacaklardır, tasavvuftan değil.”
...rivayete göre, İmâm-ı Rabbânî doğmadan önce babası Şeyh Abdülehad bir gece şöyle bir rüya görmüştü: Dünyanın her tarafı karanlıklar içinde; maymunlar, çakallar ve domuzlar insanları parçalıyor. Derken göğsünden bir nur fışkırdığını gördü. Nurun içinden bir taht ortaya çıktı. Bu tahtın üzerine büyük bir zât oturmuştu, onun karşısında zalimler ve dinsizler perişan oluyordu. İmâm-ı Rabbânî’nin babası bu rüyayı o dönemin büyük mutasavvıflarından Şeyh Kemâl’e anlattı. Şeyh Kemâl bu rüyayı şu sözlerle yorumladı: “Yakında senin bir çocuğun doğacak, o bütün bid‘at ve hurâfeleri ortadan kaldıracaktır.”
Fıkıh fıkıh fıkıh
*** “Bir kimse (dinî) zâhirî ilimlerde tam bir mahâret kazanmadıkça, sûfîlerin anlaşılması zor olan sözlerinden istifade edemez.”
Reklam
“Önce Ehl-i Sünnet anlayışı üzere itikâdı düzeltmek, sonra fıkhı öğrenmek lâzımdır. Daha sonra sıra tasavvufa gelir.”
Müceddid-i Elf-i Sânî
*** “Yüzyılın müceddidi başka şeydir, bin yılın müceddidi başka. Bunların arasındaki fark, yüz ile bin arasındaki kadar, hatta daha büyüktür.”
Derin sorular.
İmâm-ı Rabbânî Ahmed Sirhindî’nin vahdet-i vücûd ehlinden ve bu düşünceden ayrıldığı temel konu şudur: Vahdet-i vücûd ehline göre âlem Allah’ın isim ve sıfatlarının gölgesidir, ancak bu gölge asıldan farklı değildir. Ahmed Sirhindî’ye göre de âlem gölgedir. Ancak bu gölge, asıldan farklıdır. Bir şeyin gölgesi onun aslı olamaz. Âlem gölge olmakla birlikte gerçek bir varlığı bulunmaktadır, hayal ürünü değildir. Bir başka ifadeyle, vahdet-i vücûd ehli, âlem (evren) için dört sıfat zikrederler. Onlara göre âlem; “vehim”, “hayal”, “aynadaki yansımalar” veya “gölgeler”dir. Nitekim Abdurrahman Câmî bir şiirinde bunu şöyle ifade etmiştir: “Kâinâttaki her şey vehim veya hayal veya aynalardaki akisler veya gölgelerdir.” İmâm-ı Rabbânî bu sıfatlardan son ikisini (akis ve gölge) kabul eder. Ancak, ilk ikisinin (vehim ve hayâl) kullanılmasına gönlü razı olmaz. Bunların yanlış anlamaya müsâit olduğunu düşünür. Çünkü halk, “hayal” kavramını hiçbir gerçekliği olmayan ve zihnin ürettiği bir şey olarak algılar. “Eğer âlem ve insanlar, zihnin ürettiği bir şey ise âhiretteki mükâfat ve ceza kime olacaktır?” sorusu cevapsız kalacaktır.
Aminnn
Cenâb-ı Hak bizi Hz. Peygamber’in sünnet-i seniyyesine tâbî olmada sabit eylesin. Sünnetin kaynağı olan Efendimiz’e salât ve selâm olsun.
“Hakikat, şerîatın hakikatinden ibarettir. Hakikat, şerîattan farklı bir şey değildir. Tarikat, şerîatın hakikatına ulaşmaktır. Yoksa o, şerîat ve hakikattan farklı bir şey değildir.”
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.