İmam-ı Rabbani

Necdet Tosun

İmam-ı Rabbani Quotes

You can find İmam-ı Rabbani quotes, İmam-ı Rabbani book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Sirhindî’ye göre, âlimlerin âleme aslî vücûd (gerçek varlık) nisbet etmeleri, varlık konusunda mümkin olan âlemi, vâcib olan Allah’a ortak etmek olacağı için doğru değildir. Öte yandan sonraki döneme ait (müteahhirîn) birçok sûfînin mümkini (âlemi), vâcibin (Allah’ın) aynı bilmesi de doğru değildir. Sirhindî bu iki görüşü, iki ayrı uç olarak telâkki etmekte, kendisini ise bunların ortasında görmektedir. Zira o, âlimler gibi âleme aslî vücûd değil zıllî (gölge) varlık nisbet etmektedir. Yine o, bazı sûfîler gibi âlem ile Allah’ı bir görmediği gibi, âlemin hayal ürünü olduğunu da kabul etmemekte, haricî varlığı bulunduğunu söylemektedir.Sirhindî, varlık konusunda âlimler ile sûfîler arasında bulunduğu, bu iki grubun ihtilâf hâlinde görünen fikirlerini lafza indirgeyip birbirine yakınlaştırdığı, böylece bu iki grup arasında bir “köprü” olduğu düşüncesiyle kendisini “Sıla” (köprü, irtibât) olarak adlandırmıştır. Bazı Müceddidîler “sıla” kelimesinin “Benim ümmetim içinde, kendisine sıla denen bir kişi gelecektir. Onun irşâd ve şefâatiyle birçok insan cennete girecektir.” hadisinden mülhem olduğunu ifade etmişlerdir.
Bâkî Billah, İmâm-ı Rabbânî’ye gördüğü bir başka rüyayı (vâkıa) da anlattı. Şeyhi İmkenegî’nin yanından dönerken Sirhind kasabasına geldiğinde rüyasında kendisine: “Sen kutbun yakınına inmişsin.” diye hitap edilmiş ve kutbun sûreti (hilyesi, sîmâsı) gösterilmişti. Bâkî Billah İmâm-ı Rabbânî’ye: “Sizi gördüğüm ilk gün sûretinizin, o gördüğüm sûrete uygun olduğunu ve sizde o kabiliyetin bulunduğunu anladım.” dedi.
Reklam
Hikmet var çünkü.
Ekber Şah’ın veziri Ebu’l-Fazl Allâmî’nin (ö. 1011/1602) meclislerinde bulundu ve bir defasında onunla tartıştı. Tartışmanın sebebi, Ebu’l-Fazl’ın filozofları çok övmesi idi. İmâm-ı Rabbânî ise, İmâm-ı Gazâlî’nin el-Munkızü mine’d-dalâl isimli eserinden naklen, filozofların ilimlerinin önceki peygamberlerin kitap ve sözlerinden aşırma olduğunu söyleyip vezire itiraz etti.
İki güzel :)
*** Ahmed Sirhindî, Ekber Şâh’ın Dîn-i İlâhî adındaki gayr-i İslâmî akımıyla, Bedîuzzamân da çağın ateizmiyle mücâdele etmiş, her ikisi de insanları Kur’ân ve sünnete çağırmışlardır.
Bâkî Billah, İmâm-ı Rabbânî’ye Mâverâünnehr’de şeyhi Hâcegî İmkenegî’nin yanında iken gördüğü bir rüyayı anlattı. Bu rüyada bir papağan gelip Bâkî Billah’ın eline konmuş, Bâkî Billah onun gagasına kendi ağız suyundan damlatınca papağan konuşmaya başlamış ve Bâkî Billah’ın ağzına gagasından şeker dökmüştü. Şeyhi İmkenegî papağanın Hindistan kuşlarından olduğunu, Bâkî Billah’ın Hindistan’da irşâd ile meşgul olurken değerli bir insan yetiştireceğini, o değerli zâtın feyzi ve fikirleriyle insanların aydınlanacağını söylemişti. Bâkî Billah bu olayı anlattıktan sonra İmâm-ı Rabbânî’ye: “Biz, bu rüyanın size işaret ettiğini düşünüyoruz.” dedi.
İmâm-ı Rabbânî’nin intisap edip kendisine mürîd olduğu dönemde Bâkî Billah mutluluğunu, bir dostuna yazdığı mektupta şöyle ifade ediyordu: “Sirhind’den Şeyh Ahmed isminde ilmi çok, ameli güçlü bir yiğit birkaç gün bizimle oturup kalktı. Ondan, çok ilginç hâller müşahede edildi. Muhtemelen âlemin kendisiyle aydınlandığı bir kandil olacak.”
Reklam
Tam olarak aynı şeyi düşüyorum.
*** İmâm-ı Rabbânî’nin eserlerini okumaya başlamadan önce, onun fikirlerini özetle ve sistematik olarak işleyen bir eserin okunması faydalı olacaktır. Elinizdeki bu eserin sağlayacağı en önemli katkılardan biri de budur.
Bidat namazlar çoğaldı.
*** Teravih ve küsûf namazı haricinde hiçbir nafile namazı cemaatle kılmazdı. Teheccüd namazını ve kandil gecelerindeki nafile namazları cemaatle kılan kişileri sünnete aykırı davrandıkları için eleştirirdi.
Rivayete göre, İmâm-ı Rabbânî henüz küçük bir çocuk iken hastalanmış ve çok zayıflamıştı. O dönemde babasının dostlarından ve Kâdirî şeyhlerinden olan Şeyh Kemâl (Keythelî) Sirhind’e gelince, çocuğunun zayıflamasına üzülen babası çocuğu yanına alarak Şeyh Kemâl’e götürdü ve şifâ için dua etmesini istedi. Şeyh Kemâl çocuğu görünce hürmet için ayağa kalktı ve onun daha uzun yıllar yaşayacağını, büyük bir veli olacağını söyledikten sonra, Abdülkâdir Gîlânî’ye ait olup kendisine intikal etmiş olan hırkasını torunu Şâh Sikender’e verdi ve: “Bu hırkayı ileride bu çocuğa vereceksin.” diye vasiyet etti. Şeyh Kemâl bir süre sonra vefat ettiğinde İmâm-ı Rabbânî henüz yedi yaşında idi.
Ahmed Sirhindî’ye göre cehrî zikir ruhsat, hafî zikir ise azîmettir. Nakşbendîler azîmet yolunu tercih ettikleri için hafî zikri esas almışlardır.
50 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.