Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İmam-ı Rabbani

Necdet Tosun

İmam-ı Rabbani Sözleri ve Alıntıları

İmam-ı Rabbani sözleri ve alıntılarını, İmam-ı Rabbani kitap alıntılarını, İmam-ı Rabbani en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bâkî Billah, İmâm-ı Rabbânî’ye gördüğü bir başka rüyayı (vâkıa) da anlattı. Şeyhi İmkenegî’nin yanından dönerken Sirhind kasabasına geldiğinde rüyasında kendisine: “Sen kutbun yakınına inmişsin.” diye hitap edilmiş ve kutbun sûreti (hilyesi, sîmâsı) gösterilmişti. Bâkî Billah İmâm-ı Rabbânî’ye: “Sizi gördüğüm ilk gün sûretinizin, o gördüğüm sûrete uygun olduğunu ve sizde o kabiliyetin bulunduğunu anladım.” dedi.
Hikmet var çünkü.
Ekber Şah’ın veziri Ebu’l-Fazl Allâmî’nin (ö. 1011/1602) meclislerinde bulundu ve bir defasında onunla tartıştı. Tartışmanın sebebi, Ebu’l-Fazl’ın filozofları çok övmesi idi. İmâm-ı Rabbânî ise, İmâm-ı Gazâlî’nin el-Munkızü mine’d-dalâl isimli eserinden naklen, filozofların ilimlerinin önceki peygamberlerin kitap ve sözlerinden aşırma olduğunu söyleyip vezire itiraz etti.
Reklam
İki güzel :)
*** Ahmed Sirhindî, Ekber Şâh’ın Dîn-i İlâhî adındaki gayr-i İslâmî akımıyla, Bedîuzzamân da çağın ateizmiyle mücâdele etmiş, her ikisi de insanları Kur’ân ve sünnete çağırmışlardır.
Bâkî Billah, İmâm-ı Rabbânî’ye Mâverâünnehr’de şeyhi Hâcegî İmkenegî’nin yanında iken gördüğü bir rüyayı anlattı. Bu rüyada bir papağan gelip Bâkî Billah’ın eline konmuş, Bâkî Billah onun gagasına kendi ağız suyundan damlatınca papağan konuşmaya başlamış ve Bâkî Billah’ın ağzına gagasından şeker dökmüştü. Şeyhi İmkenegî papağanın Hindistan kuşlarından olduğunu, Bâkî Billah’ın Hindistan’da irşâd ile meşgul olurken değerli bir insan yetiştireceğini, o değerli zâtın feyzi ve fikirleriyle insanların aydınlanacağını söylemişti. Bâkî Billah bu olayı anlattıktan sonra İmâm-ı Rabbânî’ye: “Biz, bu rüyanın size işaret ettiğini düşünüyoruz.” dedi.
Şairler abartmayı sever, dikkatli olmak gerekiyor
*** Muhammed Hâşim Kişmî anlatıyor: İmâm-ı Rabbânî’ye olan muhabbetimin ziyadeleştiği günlerde onu övücü mahiyette bir rubâî (dörtlük) yazıp kendisine okudum. Rubâî: “Ey senin şerbetine melekler sinek olan” diye başlıyordu. İmâm-ı Rabbânî Hazretleri buyurdular ki: “Bir kimseyi medhederken, başka bir büyüğü kötülememek lâzımdır. Melekler çok büyüktürler. Ehl-i Sünnet îtikâdına göre meleklerin avâmı, insanların avâmından yani evliyâ ve daha alt seviyede olan (peygamberler dışındaki) insanlardan üstündür. Onlara, bir kimsenin şerbetinin sineği demek doğru olmaz.
İmâm-ı Rabbânî’nin intisap edip kendisine mürîd olduğu dönemde Bâkî Billah mutluluğunu, bir dostuna yazdığı mektupta şöyle ifade ediyordu: “Sirhind’den Şeyh Ahmed isminde ilmi çok, ameli güçlü bir yiğit birkaç gün bizimle oturup kalktı. Ondan, çok ilginç hâller müşahede edildi. Muhtemelen âlemin kendisiyle aydınlandığı bir kandil olacak.”
Reklam
Tam olarak aynı şeyi düşüyorum.
*** İmâm-ı Rabbânî’nin eserlerini okumaya başlamadan önce, onun fikirlerini özetle ve sistematik olarak işleyen bir eserin okunması faydalı olacaktır. Elinizdeki bu eserin sağlayacağı en önemli katkılardan biri de budur.
Bidat namazlar çoğaldı.
*** Teravih ve küsûf namazı haricinde hiçbir nafile namazı cemaatle kılmazdı. Teheccüd namazını ve kandil gecelerindeki nafile namazları cemaatle kılan kişileri sünnete aykırı davrandıkları için eleştirirdi.
Rivayete göre, İmâm-ı Rabbânî henüz küçük bir çocuk iken hastalanmış ve çok zayıflamıştı. O dönemde babasının dostlarından ve Kâdirî şeyhlerinden olan Şeyh Kemâl (Keythelî) Sirhind’e gelince, çocuğunun zayıflamasına üzülen babası çocuğu yanına alarak Şeyh Kemâl’e götürdü ve şifâ için dua etmesini istedi. Şeyh Kemâl çocuğu görünce hürmet için ayağa kalktı ve onun daha uzun yıllar yaşayacağını, büyük bir veli olacağını söyledikten sonra, Abdülkâdir Gîlânî’ye ait olup kendisine intikal etmiş olan hırkasını torunu Şâh Sikender’e verdi ve: “Bu hırkayı ileride bu çocuğa vereceksin.” diye vasiyet etti. Şeyh Kemâl bir süre sonra vefat ettiğinde İmâm-ı Rabbânî henüz yedi yaşında idi.
Ahmed Sirhindî’ye göre cehrî zikir ruhsat, hafî zikir ise azîmettir. Nakşbendîler azîmet yolunu tercih ettikleri için hafî zikri esas almışlardır.
50 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.