"(Onlar dediler ki): Biz boş şeylere dalanlarla birlikte dalardik. Ceza gününü yalanlardık. Sonunda bu haldeyken bize yakın geldi çattı.
Artık onlara şefaatçilerin şefaati fayda vermez.(Müddessir, 45 48
"O gün ki,ne mal ve oğullar fayda verir. O gün sadece ( küfür ve münafıklık hastalıklarından) korunmuş sağlıklı ve temiz bir kalb getiren kimse fayda görür."(Şuara,88 89
Tıpkı şunun gibi ki birgün,bir grup Yahudi, Peygamber Efendimize (s.v.s) gelerek, "senin Allah Resulü olduğuna Şahadet ederiz "dediler. Fakat buna rağmen Müslüman olmamişlardı. Çünkü onlar bu sözü söylerken sadece içlerindeki samimi kanaatlerini dile getirmişler, bir başka deyimle" senin Allah Resulü olduğunu kesinlikle biliyoruz "demek istemişlerdi. Nitekim kendilerine "O halde bana uyunuz" diye teklif eden peygamberimize "Yahudilerden korkuyoruz ,yapamayiz" diye cevap vermişlerdir.
Bundan da anlaşılıyor ki, sadece gerçeği bilip bu bilgiyi ifade etmek iman etmek için yeterli değildir. İman etmiş olmak için insanın içindeki bilgiyi dile getirmesi gerektiği gibi,bu dile getirişi bağlılık ve boyun eğmişlılik bir araya getirmesi gerekir.
"Onlardan sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki,namazı savsakladılar ve nefislerinin aşırı arzularına kapıldılar.Bunlar ileride azgınlıklarının cezasına çarpılacaklardır."(Meryem,52