Stefan Zweig Dünyanın Sonunda

İmkansız Sürgün

George Prochnik
"Bu mülteciler... hayatlarını daha az şeyle idame ettirebildiklerinden daha az paraya çalışırlar. Dolayısıyla, bir sürü Amerikalı'yı işlerinden edecekleri ortada... Amerika, Amerikalılarındır... Göçmenlik ilelebet kahrolsun."
Sayfa 85 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Zweig hayatı boyunca, insanın okumaya sığınarak teselli bulmasına büyük değer atfetmişti.
Sayfa 91 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"...kendisi de göçmen olan bir sosyoloğun yazdığı gibi: "Tek bir mülteci yeniliktir, on mülteci can sıkıcı bir durumdur ve yüz mülteci bir tehdittir."
Sayfa 37 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"...çünkü bir insanı ne kadar seversem, zamanına da o kadar saygı duyarım."
Sayfa 141 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Bugünümüz, dünümüz ve önceki günümüz arasındaki tüm köprüler yıkıldı."
Sayfa 88 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Mağlup düşenlerdir tarihin kendilerine hazırda beklettiklerini ilk görenler."
Sayfa 21 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Stefan Zweig-- varlıklı Avusturya yurttaşı, huzursuz gezgin, Yahudi, insanı afallatan üretkenlikteki yazar, pan-Avrupa hümanizminin yorulmak bilmez destekçisi, aman vermeyen bağlantı insanı, kusursuz evsahibi, evcimen isterik, asil barış yanlısı, ucuz popülist, müşkülpesent tensel zevk düşkünü..."
Sayfa 16 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Çağa kendi sanatı, sanata kendi özgürlüğü."
Sayfa 194 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
kitaplara yürüyen adam.. : ))))
Zweig kitaplıklara doğru yürüme deneyimini tarif ederken " Yüzlerce isim sessiz ve sabır içinde, haremdeki cariyelerin efendilerini karşılamasındaki gibi, sizin keskin bakışlarınızla buluşur; alçakgönüllülükle çağrılmayı beklerler, ancak seçilmekten ve hoşa gitmekten fazlasıyla mutlu olurlar." demişti.
Stefan'ın her daim "Annesinin tam zıddı... Suskun Kadın'ı arzulamış olmasına şaşmamak gerekirdi.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Zweig belirli bir saate uygun kitabın bulunması sürecini insanın içindeki bir melodiye uygun tuşu bulmak için parmaklarını el yordamıyla piyanonun üzerinde gezdirmesine benzetir.
Onunla çevresi arasındaki tek bağ, fotoğrafının çekildiği her yerde daima dokunduğu ve sürüklenip gitmesini engelleyecek kum torbalarıymışçasına sıkı sıkıya tutunduğu kitaplardı.
On dokuzuncu yüzyılın sonlarına yakın tarihlerde çıkan bir Yahudi aleytarı kanun tasarısında, Avusturya'daki tüm Yahudilerin denize açılacak ve batacak bir gemiye doldurulması fikri ortaya atılmıştı.
Sayfa 116Kitabı okudu
Bir insanı ne kadar seversem, zamanına da o kadar saygı duyarım.
Tek bir mülteci bir yeniliktir, on mülteci can sıkıcı bir durumdur ve yüz mülteci bir tehdittir.
Resim