İttihat ve Terakki Katibi Umumisi

İmparatorluğun Çöküşü

Mithat Şükrü Bleda

Quotes

See All
Hüseyin Cahit Yalçın Cemiyete Üye Olmazdan Evvel
İttihat ve Terakki Cemiyeti, vatanı kurtarmış bir örgüttür. Bu cemiyete karşı kalbimde minnettarlık hisleri doludur. Fakat içimde yalnız yaşamak isteyen ve hiçbir kayda tahammülü olmayan isyanlar mevcuttur... H.C.Y
Osmanlı İmparatorluğu yıkılıyordu, oysa bu haliyle bile Avrupalılar onun haşmetinden korkuyorlardı. Hariciye Nazırı Fuad Paşanın Paris’te Avrupa ülkeleri devlet adamlarıyla yaptığı bir toplantıda ortaya atılan, “ Dünyanın en büyük devleti hangisidir?” sorusuna : “Osmanlı İmparatorluğu” cevabını verdiği zaman kıs kıs gülenler vardı. Lakin Fuad Paşa ciddiyetinden şaşmadan şöyle devam etmişti konuşmasına : “Evet, dünyanın en büyük devleti Osmanlı İmparatorluğudur. Nasıl olmasın ki yüzyıllardan beri sizler dışarıdan bizler içeriden bütün uğraşmalarımıza rağmen hala onu yıkamadık.”
Reklam
Bleda Enver Paşa'yı anlatıyor
Birinci Dünya Harbinden sonra diğer İttihatçılarla beraber memleketten çıkarılmıştı. Odesa, Berlin, sonra Moskova’ya gitti. Bu sıralarda en büyük emeli, Turan ülkesi hayalini gerçekleştirmekti. Orta Asya ve Anadolu’daki Türkleri birleştirerek bir imparatorluk kurmayı düşünüyordu.
Bizim Talât
Talât’ın parasız kalışına bizler alişıktık. Daha genç yaşlarında Selânik’te bulunduğumuz sırada sık sık kendi tabiri ile «meteliksiz» kalır, arkadaşlarından borç istemek zorunluğu duyardı. Bir gün Aka Gündüz’ü bulup iki mecidiye borç istemiş. O zaman Aka’nm ne Aka’lığı ne de Gündüzlüğü vardı. Kendisine şair Enis Avni ismi takılmıştı. Asıl adı bu idi. Talât’ın isteği üzerine Aka derhal elini cebine sokmuş, iki mecidiye çıkartıp Talât’a vermiş: Şakayı pek seven Talât işi alaya alarak şöyle demiş: «İnşaallah sadrazam olduğum zaman sana bu paranın on mislini vereceğim» ve iki arkadaş kahkahalarla gülmüşler. Postacı Talât Efendi kim, Sadrazam Talât Paşa kim? Gel zaman git zaman yukarıda belirttiğimiz olaylar sonunda Talât sadrazam oldu. Aka Gündüz ise o tarihlerde pek darda kalmıştı. Yani Talât’ın dediği gibi meteliksiz dolaşıyordu. Bunu haber alan Talât, Selânik’te aldığı iki mecidiyeyi hatırlamış ve şakadan da olsa verdiği sözü tutmak için bir kese içine koyduğu on altını Aka Gündüz’e göndermiş.
Türk idarecilerinden Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey, Yozgat Mutasarrıfı Nusret Bey, Diyarbakır Valisi Dr. Mehmet Reşit Beyler ne güne duruyorlardı. Yakaladılar ve Divan-ı Harbe sevk ettiler. Bunlardan Kemal Bey, Nusret Bey' hüküm giyerek idam edilmişlerdir. Vali Dr. Mehmet Reşit Bey tahkikat esnasında hapishaneden kaçırılmış ve sonra intihar etmiştir. Bütün bir devrin suçlusu onlarmış gibi ve Türkiye’de öteden beri rahat durmadan isyan çıkaranlar suçsuzmuş gibi bir hava içinde tarihin hatasını «Nemrut Mustafa Divân-ı Harbi» kararı yapmıştır. Bu kararda mahkûm olan ne Kemal ne Nusret ve ne de Vali Dr. Mehmet Reşit Beylerdir. Bu kararda hükümet ve divan kendi kendilerini ve Türk milletini mahkûm etmiştir.
Talat'ın İstanbul'dan Ayrılışı
Talat'ın yanında yol harçlığı dışında gittiği yerde birkaç ay geçimini sağlayacak kadar parası vardı.Bu bakımdan arkadaşlarına yardım edecek olanaklara sahip değildi. Enver'e gelince,o,büsbütün parasızdı.Cemal Paşanın da,hakkında ileri sürülen bütün iddialara ve iftiralara rağmen memleketten ayrıldığı gün beş yüz liradan başka parası olmadığını biliyordum.
Sayfa 165 - Destek YayıneviKitabı okudu
Reklam
Ittihat Terakki Ağzından I. Dünya Savaşına Giriş
Harbe ancak kendimiz gerekli bulduğumuz zaman girebilirdik, o kadar. Almanlar böyle istemişti diye orduyu seferber edecek değildik. O nazik devrede Almanya İmparatorluğu ile bir antlaşma imzalamamızı tenkit edenlere verilecek cevap şudur: Bir cihan harbi elle tutulacak hale gelmeden hayli önce İtilaf devletlerine yanaşmak yolunda birçok
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.