Ama insanlar içinde bulundukları durumun özellikle de çocuklarının durumunun sorumlusudurlar; işte onun içindir ki neden milyonlarcanız askeri birlikler halinde bir araya geliyor, neden birbirinizi öldürmek ve birbirinizi sakat bırakmak için asker oluyorsunuz? Neden sayısı milyarlada ifade edilen çok büyük miktarda insanın gücünü sağlıksız ve gereksiz kentler inşa etmek için harcadınız ve halen harcamaya devam ediyorsunuz? Niçin gülünç mahkemeler kuruyorsunuz ve suçlu olarak gördüğünüz insanları Fransa'da Cayenne'e, Rusya'da Sibirya'ya, İngiltere'de Avustralya'ya, bunun çılgınca bir şey olduğunu bildiğiniz halde sürüyorsunuz? Sevdiğiniz tarımla uğraşmayı bırakıp, sevmediğiniz fabrikalarda çalışmaya neden gidiyorsunuz? Neden çocuklarınızı benimsemediğiniz bu yaşam tarzında yaşayacak şekilde yetiştiriyorsunuz? Bütün bunları niye yapıyorsunuz? Bütün bu sorulara cevap vermezlik edemezsiniz. Bütün bunlar size hoş gelseydi ve bunlarda mutluluğu bulsaydınız, o zaman neden böyle davrandığınızı açıklayabilecek bir cevap verirdiniz.
“Eğer tarihte kötülüğün yok edilmesi konusunda bir ilerleme hareketi olmuşsa, bu İsa'nın öğretisini anlamış olanlar, kötülüğe katlanan ve kötüye şiddetle karşılık vermeyenler sayesinde olmuştur. İnsanlığın iyiliğe doğru aldığı yol, zorbalar değil din şehitleri sayesinde gerçekleşmektedir.
Nasıl ki ateş ateşi söndüremezse, kötülük de kötülüğü yok edemez. Yalnızca iyilik kötülüğe karşı gelerek, kötülüğe bulaşmadan kötülüğü yenebilir.”
Yoksulluğu bela kelimesi ile eşdeğer kıldık, ama gerçekte yoksulluk bir mutluluktur, ona istediğimiz kadar bela diyelim, o mutluluk olmaya devam edecektir. Yoksul olmak demek, kentlerde değil köyde yaşamak demektir; odanıza kapanıp kalmamak, ormanda, tarlalarda çalışmak, güneşi, göğü, toprağı, hayvanları hissetmek demektir; iştahı açacak yemekler icat etmek için ya da yediklerini hazmedebilmek için hangi jimnastik hareketlerini yapmak gerektiğine kafa patlatmak değildir.