Ne korkularını yenebildiler, ne de bu deniz tutkusundan vazgeçebildiler. Gerçi tutku demek yerinde mi olurdu? Ölümü göze alarak, hatta o boğulma telaşesi içinde yardım çırpınışlarına rağmen yuvaları olarak kabul ettikleri o sonsuz maviliğin namert pençesini suratlarına yemeyi de tutkuya dâhil edebilir miydik?
Toplumun değişik kesimlerinin değişik inançlarla bir araya geldiği, kimi zaman çatışmanın kimi zaman ise uzlaşmanın yaşandığı bu gemide, sonsuz maviliğin içinden sizlerin de kendinize bir renk bulmanızı, o maviliğe kendi parçanızdan bir renk katmanızı canıgönülden istiyorum.
Bu yolculuk boyunca kendi renginizi yaratmanız ümidiyle.