Memed atına atladı, doludizgin sürdü. Tüfeğini atının terkisine bağlamış, yamçısını da üstüne örtmüştü. Atın başını Zeynullahın dükkanının önüne çekti, attan atlamasıyla dükkanın içine girmesi bir oldu. Başında o sarı ışık dönüyor, şavkıyor, savruluyordu. Gözlerine o çelik ışıltısı gelmiş yerleşmişti. Dükkandakiler, onun böyle girişinden dolayı tedirgin olmuşlar, birbirlerine bakışıp kalmışlardı. Şakir Beyin önüne geldi dikildi durdu...
......Allah insanı zulüm altında yaşasınlar diye yaratmamıştır, diye bağırıyordu. Bu dünya zulüm dünyası oldu. Allah istemiyor, Peygamber bunu istemiyor. Biri yiyor, bini bakıyor, Allah bunu istemiyor, diyrdu. Kuranı Kerimde Allah, diyor ki, diyordu, zulüm edenler kafirdir. Zulüm görüp de karşı koymayanlar, ölümleri pahasına, açlıkları pahasına da olsa karşı koymayanlar da kafirdir. Zulme şahit olup da karşı koymayanlar, seyredenler, boyun eğenler de kafirdir. Cennet, zulme karşı koyan, kötülüklere, ne için olursa olsunkarşı koyan kişinin ayağının altındadır, bunu böyle bilesiniz ve.....
İnsan korktuğu için öldürür, kendini de başkalarını da. En çok korkan, korkunun son sınırına varana dek korkan, korkudan başka hiçbir şeysi kalmamış insan en yürekli insandır.
Biz bu vatanı yerde bulmadık. Biz bu vatanı yedi düvelle, yedi cephede dövüşerek bu hale getirdik. Tekkelerle aşıklar ve eşkıyalar el ele vererekten bu vatanı yıkamayacaklardır. Türkiye Cumhuriyeti o alçakların tepelerine balyoz gibi inecektir.
.....
Bunların hepsini Anacık Sultan idare ediyor. O da dışarıdan emir alıyor. İrticanın başı ezilmedi daha. Eşkıyası, aşığı, hocası, hacısıyla genç, çiçeği burnundaki Cumhuriyetimize saldırıyorlar. Kökü binlerce yıllık yıkıcı propangandalarıyla altımızı oyuyorlar. Karşımızda İnce Memed yok, irtica var.