Stephen Grosz, yıllar boyunca biriktirdiği hikayeleri kitaplaştırıyor ve insanın anlam arayışına psikanaliz penceresinden bakarak insanların içlerinde bir anlamda koca bir çöplükle birlikte yaşadığını gösteriyor.
“Düşündüğümüz, yaptığımız şeylerin tutsağı olmak, dürtülerimiz, aptalca seçimlerimiz tarafından köşeye sıkıştırılmak, mutsuzluk veya korku tuzağına düşmek, kendi tarihimizce mahkum edilmek; bunlar hayatta çoğumuzun deneyimlediği şeyler. Böyle anlarda ilerleyemediğimizi hissederiz ama bir çıkar yol olduğuna da inanırız. Bir hastam ‘Değişmek istiyorum yeter ki değişmeme gerek kalmasın’ demişti bütün saflığıyla. Bu kitap değişimi konu alıyor. Değişimle kayıp hissi birbirine göbekten bağlı olduğundan yitirmeden değişim de olmaz, kitap yitimden de söz ediyor.”
Grosz, binlerce saatlik psikanaliz seanslarından damıttığı kısa metinlerden oluşan bu kitapta en şaşırtıcı insan davranışlarının arkasında yatan gizli duyguları ortaya çıkarıyor. Bunu yaparken mesleki jargondan arınmış, edebi bir dil kurmayı da başarıyor.
Hepimiz öykü anlatıcısıyız, yaşadığımız hayatı anlayabilmek için öyküler anlatırız. Ancak anlatmak yetmez, dinleyen biri de olmalıdır. İşte Stephen Grosz, dinleyen o kişi...