“Bir ancık daha. Ellerimin böyle titremelerine çok gülünç ve utanç verici buluyorum ama bunu ne durdurabilir ne de gizleyebilirim, hem n’apalım, titrerse titresinler. Kağıtlarımı yok edeceksiniz, ıvır zıvırı süpüreceksiniz, pervane geceleyin kırık camdan dışarı uçup gidecek, böylece yerle bir olmak üzere olan bu dört duvar arasında benden geriye hiçbir şey kalmayacak. Ama artık unutulup gitmek umrumda değil; bir tek şey duyumsuyorum, korku, korku, utanılası abes bir korku...”
On gün böyle geçti ve henüz delirmedim. Hem sonra, elbet her zaman için biraz umut vardır... Su altındaymışçasına belirsiz, ama bu yüzden daha çekici...