Dan Brown'ın okuduğum ilk kitabı.
Dan Brown'ı ilk defa Cehennem kitabının ilk yayımlandığı zamanlarda görmüştüm. O zamanlar ufağım, yaşım 11-12 falan tam hatırlamıyorum. Kitabın konusu beni etkilese de kapağı içten içe kalbime korku salmıştı. Kitabı aldığım rafa koydum ve Dan Brown'ı zihnimdeki tozlu rafa kaldırdım.
Üzerinden yıllar geçmiş, hala daha Dan Brown okumaya cesaret edemiyordum. Gorki okuyorum, Huxley okuyorum ama içimdeki küçük kız hala Dan Brown'dan kaçıyor ama bir gün dedim ki, okuyacağım ulan! Ve korkumun sebebi olan Cehennem'i satın alıp okunmaya başladım.
Bu yazıyı kitabı okuduktan yaklaşık 7 ay sonra yazıyorum.
Onun her kitabındaki sempatik karakteri Robert artık içime işledi.
Kitaba geri dönersek, belki Türkiye de olduğumdandır, cevabın Yerebatan Sarnıcında olduğunu son ipucunu okuduğum an anladım ama Robert farklı yorumlayınca 'O Langdon, o haklıdır.' demiştim ama bilmiyorum o zamanlar, Robert'e bazı durumlarda vahiy indiğini. Bir anda her şeyi anlayıveriyor kahramanımız ve bu özelliğini neredeyse her kitapta görebiliyoruz.
Her neyse kitap sonunda ben haklı çıktım ve kitap mutlu sonla(?) bitti.
Kime göre, neye göre mutlu son?
Ben Dünya'nın nüfusunun fazlasıyla arttığını düşünüyorum, bu yüzden bu kitabı okurken maalesef WHO yu değil, herkesin kötü gördüğü veba maskeleri adamı savunuyordum.
Şu kısırlık virüsünü, günümüz dünyasında uygularsak bence pek fena olmaz. :)