İngiliz Arşiv Belgelerinde Arap İsyanı Sözleri ve Alıntıları
İngiliz Arşiv Belgelerinde Arap İsyanı sözleri ve alıntılarını, İngiliz Arşiv Belgelerinde Arap İsyanı kitap alıntılarını, İngiliz Arşiv Belgelerinde Arap İsyanı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İngiliz istihbarat raporları, Şerif Hüseyin'in sehir halkı içerisinde toplam nüfusun 4%'ünden daha az kişi tarafından desteklediğini gösteriyordu. Hz.Muhammed'in amcası Abdülmuttalip'in soyundan gelenler de Türk taraftarıydı ve bunu açıkça söylüyorlardı.
Hz. Muhammed ve ilk Müslümanlar, Ebu Süfyan ile Ebu Cehil liderliğindeki Cahiliye Dönemi Mekke Araplarının zulmünden kaçarak 622 yılında Medine'ye sığınmıştı. Kaderin bir tecellisi olarak on üç asır sonra Hicaz'daki Türk birliklerinin sığınabileceği, yerel halktan destek, sadakat ve sevgi görebileceği tek güvenli yer yine Medine idi.
Arap isyanı aslında ne ilk başta ne de daha sonra şehirlerde yaşayan Arap halkının bir kısmından destek görmemiştir. İsyanın planlayıcısı Şerif Hüseyin ve ingiliz altınlarıyla satın alınmış bedevilerdi.
Hırsı tarafından kör edilmiş Hüseyin küçük dünyasında büyük oyunu kendisinin kurduğunu sanıyordu. Oysa Şerif Hüseyin büyük oyunun küçük taşeronu olarak kendisine biçilen rolü oynuyordu.
İsyan sonrasında umduğunu bulamayan Arap halkların onemli bir kısmı TBMM'ye telgraflar çekerek güvenliklerinin sağlanmasını ve tekrar Türklerle birlikte yönetilmeyi istemişlerdir.
Sayfa 210 - TBMM Gizli Celse Zabıtları, i.21, c.2, c3, 29 Mayis 1920
İttihat Terakki tarafından 1908 yılında “Paşa” payesi verilerek Mekke Emirliğine atanan Şerif Hüseyin ile İngilizler arasındaki yazışmaların gerçekleştiği dönem aynı zamanda Osmanlı Devleti için bir ölüm kalım mücadelesi olan Çanakkale Deniz ve Kara Savaşları'nın yaşandığı dönemdir. Nitekim İngiltere de, Çanakkale'deki Türk ordusunu meşgul edebilmek, Arap Yarımadası’nda etkinlik kurabilmek, Hindistan'a giden yolu garanti altına alabilmek için Arapları isyan ettirmeye çalışmıştır.
Şerif Hüseyin, şahsi hırsları için Osmanlı ordularının ikmal hatlarını kesip İngilizlerin zaferi için çalışırken, Arabistan ve Anadolu'dan gelen ve bir daha geri dönemeyeceğini bilen binlerce Anadolu evladı Halife ordularında İngilizlere karşı bir varoluş ya da yok oluş mücadelesi veriyordu. Anadolu işgalinin önündeki son kale Çanakkale idi. Daha ilginç olan şudur ki, 2 Kasım 1917 tarihinde ilan edilecek olan Balfour Deklarasyonu'ndan çok önce İngiliz Hükûmeti Siyonistlerin Filistin'de bir İsrail Devleti kurmalarına rıza göstereceğini belli etmişti ve bir Siyon Katır Birliği diğer İngiliz kuvvetleri ile birlikte Çanakkale'de Türk ordusuna karşı çarpışıyordu.
Arap isyanı'nın başarıya ulaşmasının önemli diğer sebebi Osmanlı ordusundaki istihbarat ve istihbarata karşı koyma zafiyetidir. Mekke Birlikleri komutanı Binbaşı Ziya Bey'in 1916 yılı Mayıs ayı raporunda da görüldüğü gibi,Binbaşı Ziya bey Mekke'de tüm halkın bildiği İngiliz abluka beyanından komutanlıktan gelen şifre telgraf ile haberdar olabilmiştir. Yanındaki sıradan esnafın lakırdısını yaptığı bir bilgiden bile haberdar olmayan bir birliğin akıbeti Hamidiye Kışlası'nda yakılmak,IV Ordu'nun akıbeti, Kanal'da,Filistin'de ve Şam'da mağlup olmak, Osmanlı Devleti'nin akıbeti ise Arap isyanı'nın başarıya ulaşıp yarım adayı terk etmek olmuştur.
Kutsal şehir Mekke düşüyordu ve bir zamanlar Hz.Peygamberin gezdiği sokaklarda Peygamber soyundan geldiğini iddia eden Hüseyin ve İngiliz altınları ile satın aldığı urban, düşmanla iş birliği içerisinde, adil bir savaşta yenemedikleri bir avuç askeri yakarak, "savaşın bile bir hukuku vardır" kuralını akıllarına getirmeden onursuz bir yolla Mekke'de ki savaşı kazanmaya çalışıyordu.
Medine'yi müdafa eden Anadolu evlatları aslında Arapların geleceğini de kanları pahasına savunuyorlardı. Büyük oyunun küçük taşeronu Şerif Hüseyin, Suudlar ile diğer kabile şeflerinin liderliğindeki Araplar, kendi geleceklerini korumaya çalışan Türk birliklerine karşı acımasız ve merhametsiz bir nefretle saldırmakta, katlettikleri her Türk askeri ile sömürge olmaya bir adım daha atmaktaydılar.
İsyanı teşvik eden İngilizlerin ilk amacı Çanakkale'de kolay bir zafer kazanmak iken, diğer amacı da Türk ordularını Arap Yarımadası'nda bulundukları mevkilerde meşgul edip, Irak, Filistin ve Suriye'yi daha kolay işgal edebilmekti.
Osmanlı kuvvetlerinin yetersizliği, ingiliz entrikaları, teknolojik üstünlük ile istihbarat zafiyeti aslında Arabistanın hiçbir yerindeki şehirli halktan çok fazla destek almayan isyanın başarıya ulaşmasına neden olmuştur.