En seçkin mühendis ve mimarların, içinde yaşaması gereken ailenin, ne tip bir aile olduğunu, nasıl bir ruhsal yapıya sahip olduklarını ve yaşamları için gerekli temel ihtiyaçların neler olduğunu bilmeden, en gelişmiş teknolojiler kullanarak, "en iyi ve
konforlu ev"den dem vurmaları tamamen anlamsızdır!
Bundan dolayıdır ki eğitim ve öğretim sisteminde kaydedilen şaşırtıcı ilerlemeler ve psikolojinin en son bulguları dahil teknolojinin sunduğu bûtûn imkanlardan faydalanmalarına rağmen,
yeni neslin bilimsel, teknik ve düşünsel kazanımlarla donatılması dışında hiçbir parlak başarısı yoktur. Üstelik eski eğitim sistemleri ve ekolleri ile karşılaştırıldıgında kısır bile sayılabilir.
Bu arada öyle bir tablo ile karşı karşıya kalınmıştır ki bugünün insanı, insanı şekillendirme hususunda bütün zamanların insanından daha çok imkana sahiptir. Ama insanı nasıl şekillendireceği konusunda ondan daha az şey bilmektedir.
Herkesin bildiği özellikle İslam tarihinde tanınan yaygın nifak, bir kimsenin içi ile dışı veya varlığı ile görünümü arasındaki ikiliktir. Bu nifak kalpte olan ile dile getirilen arasındaki farklılıktır.
Nedir insan?
Yani çamurla sembolize edilen sonsuz aşağılıktan ve kokuşmuşluktan, Allah ve Allah'ın ruhu ile sembolize edilen sonsuz azamete ve güzelliğe kadar olan aralık.
Sosyolojik tabir ile insan; iradesi olan, yaratma, seçme, ayırdetme gücü olan, sorumlu olan bir varlıktır. Sorumluluk benim "seçme"min ve irademin ürünüdür. Birey özgür olduğu ölçüde, seçme ve irade gücü olduğu ölçüde doğa, çevre, kalıtım yoluyla elde ettiği şeyler, eğitim, öğretim onu şuursuzca yaratan (etkileyen) şeylere karşı başkaldırdığı ölçüde insandır.