Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eski Taş Çağından Eksen Çağına

İnsan Evriminde Din

Robert N. Bellah

İnsan Evriminde Din Sözleri ve Alıntıları

İnsan Evriminde Din sözleri ve alıntılarını, İnsan Evriminde Din kitap alıntılarını, İnsan Evriminde Din en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Güneşi gördüm:)
Ve güneşe "Güneş" dendiğini nasıl bildik? -Çünkü göktedir. Dünya değildir. Bize gökten ışık verir. Peki, ama bunu nasıl bildik? -Çünkü o büyük bir toptur. Işınları vardır. Ona "güneş" dendiğini biliyoruz. Ama onun adının "güneş" olduğunu nereden biliyorduk? Başka bir şey de diyebilirdik. -Çünkü bize ışık verir. Ona ilk "Güneş" diyen insan nereden bilmiş de başka bir şey dememiş? -Çünkü büyük top da sarıdır, ışınları da sarıdır. Ona güneş dediklerinde güneş olmuştu... Peki, ilk insanlar ona güneş denileceğini nereden bilmişlerdi? -Çünkü havadadır, yüksektedir... İlk insanlar güneşin adını nasıl bilmişler? -Çünkü güneşi görmüşler.
Pascal
İnanç bize duyumların söylemediğini kesinlikle söyler, ama onların gördüklerinin karşıtını değil; onların karşısında degil, üstündedir. Yürek uzam, zaman, hareket ve sayı gibi aklın kendilerinden başladığı, ama üretemeyeceği içkin bilginin kaynağıdır. Aynı zamanda aşkın ve Tanrı'nın yardımıyla imanın da kaynağıdır. Yalnızca akla dayanan iman ise "sedece beşeridir ve kurtuluş için yararsızdır"
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
Steven Weinberg
Evren daha çok kavranabilir oldukça, daha çok uçsuz bucaksız görünüyor.
Simgelerin (bilim dahil, insan eylemlerinin birçok alanı için onlarsız olunmayacağı gibi) din için de temel nitelikte olduğu görüşünde Geertz'le ay- nı fikirdeyim; bu demektir ki, din ancak dilin ortaya çıkmasıyla olanaklı hale gelir.19 "Şempanze ruhsallığı" kavramında içerilen dil-öncesi din fikri bana inanılmaz geliyor; ama
Biliyorum uzun ama kritik
Birleşmenin önde gelen örneği, El ile Yahve'nin aynı Tanrının iki adı olduğu yolundaki büyüyen fikirdi; fakat bunun içinde Yahve figürüne eskiden (fırtına tanrısı, savaş tanrısı) Baal'e ait niteliklerin katılması da vardı. Ayrışma ise, iki tanrının, örneğin Yahve ile Baal'in bağdaşmaz olduklarını, yadsınan tanrının varlığı inkâr edilmemekle birlikte, ikisine birden tapmanın yanlışlığını içeriyordu. Krallık teolojisine hâkim olan ayrışma değil, birleşmeydi. Bu bakımdan, bir tanrının diğerlerinin üstüne yükseltilmesinin ya da ötekilerin niteliklerinin birinde birleştirilmesinin âdet olduğu eski Mezopotamya ve Mısır'a benziyordu. Karel van der Toorn, Yahve'yi ulusal Tanrı olma statüsüne ilk yükseltenin Şaul olduğunu önermekte, hatta Şaul'un soyunda şimdiye kadar hayli marjinal kalmış bulunan bu tanrının niçin yükseltildiğini açıklayabilecek bir Edomluluk karıştırması olduğunu söylemektedir. Van der Toorn, Davud'un Tanrı'nın [ahit] sandığını (ark) Kudüs'e Şaul’un vatanının merkezi olan Kiriath-jearim'den getirdiğine de dikkati çekmektedir.70 Sandığı Kudüs'e getirip sonradan tapınağın inşa edileceği yere koymakla, Davud besbelli ki Yahve'nin kendi krallığının Tanrısı olduğunu iddia etmiştir. Fakat Yahve’nin Yahudiye monarşisinin baş tanrısı olması ve diğer tanrıların üstüne yükseltilmesi doğrulanmakla birlikte, Yahve'nin tek tanrı olduğu anlamına gelmemektedir.
Sayfa 345Kitabı okudu
120bin peygamber nerede?
Önemli bir açıdan, eski Mezopotamya bizim son iki bölümle burada incelediğimiz bütün toplumlar gibidir: Ölümden sonra bir çeşit sağ kalıma ilişkin bazı kavramlar vardır, ama ahirette ödüller ve cezalar olduğu yolunda hiçbir fikir yoktur; zaten tümüyle bakıldığında öyle varoluşun hiç çekici bir yanı bulunmamaktadır. Eski Mezopotamyalılar için bütün ruhların gittiği "öte dünya", kötü -kederli uyku- ile daha kötü -vahşi şeytanların ülkesi- arasında değişir.
Sayfa 262Kitabı okudu
Reklam
Nizâm-ı Âlem için karındaşların katl eylemek münasiptir.
Fakat daha geniş bakılınca, Valeri'ye göre, şefin "yaptığı insan kurbanı her zaman bir kardeş katlidir: ya gerçekten (çünkü onun en olası rakipleri kardeşleridir) ya da mecazî olarak (çünkü her saldırgan içinden onunla özdeşleşir ve onun 'duble'si olur.)" Öz ya da üvey kızkardeşlerle fücur (ensest) evlilik yoluyla, kendisiyle eşit rütbedeki kadınların mana'sını da massedebilir. Böylece şef kendi meşruluğunu kardeş katli ve kardeş fücuruyla yeniden üretir.86
Sayfa 238Kitabı okudu
Atasal Varlık kadına o kadar çok tutku duymuş ki ona tecavüz etmiş, ama saldırılan kadın bacaklarını öyle sıkmış ki vajinası Varlığın penisini kopartmış. Aborijinler size kayanın üstündeki, içinde taştan penisiyle vajinayı temsil eden resmi gösterebilirler. Atasal Varlıklar, öyle anlaşılıyor ki, bizlerden daha iyi değillerdi, ama onların başına gelen Yasanın nasıl işlediğini örnekliyor olabilir.
Sayfa 176Kitabı okudu
Dinsel simgelerin gerçek dünyası ona katılanlar için ne denli gerçek olursa olsun, hiç kimse, hatta bir ermiş bile her zaman dinsel simgeler dünyasında yaşayamaz; çoğumuz orada ancak kimi anlar boyunca yaşarız. Tören bitmiştir, tarlalara bakılması ve çocukların doyurulması gerekmektedir.
Sayfa 25 - Bilgi üniversitesi yayınlarıKitabı okudu
120bin peygamber buralara uğramamış sanırım
Kalapalolar, Avustralya Aborijinleri ve Navajolardaki hep öyle olmamakla birlikte çoğu zaman alfa erkek figürleri halindeki güçlü varlıklar, istemeden bile olsa kızdırıldıklarında müthiş yıkıcı olabilirlerdi; ama uygun tören izlenince insanlarla özdeşleşebilir ve bu yolla, geçici bile olsa, hayırlı (iyicil) hale getirilebilirlerdi. Bazı güçlü varlıklara, Değişen Kadın örneğindeki gibi geniş ölçüde besleyici analar gözüyle bakılıyordu, ama bu kabile mitolojisinin kuralı sayılmazdı. Söylenceler gerçekten bir ahlâk düzenini, Aborijinlerin dediği gibi Yasayı anlatıyorlarsa, bu durum güçlü varlıklara her zaman güvenilebileceğinden, hatta onların hep ahlâklı olduklarından değildir. Söylenceler gerçekliğin niteliğini anlama yolunda bir çabadır. Onları anlatanlar ellerinin altındaki benzetmeleri kullanmak durumundaydılar, bütün iç gerilimleri ve tutarsızlıklarıyla kendi toplumsal deneylerinden alınmış benzetmeleri.
Sayfa 220Kitabı okudu
129 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.