Bu hafta içerisinde Türkiye’de üç yerde ciddi yangın çıktı. Dünyada ise Amerika’da 40; bin hektarlık yangın yüzünden bir eyaletin yarısında olağanüstü hal ilan edildi. Ateş düştüğü yeri yaktı, ölenler oldu. Buna rağmen yangın kalıcı değil. Bir müddet sonra yaralar sarılıp yanan ağaçların yerine yenileri dikilecek. Ancak bu ayki kapak konumuz olan “Akademik Camianın İç Yüzü”nde yaşanan yangınlar ise kalıcı.
Dergi olarak neden akademik camiayı kapak konusu yaparak mercek altına aldık? Gündemi meşgul eden birçok konu olabilir ancak onların çoğu yangın gibidir. Yakıcıdır lakin kalıcı değildir. Eğitim ise zannedildiğinden çok daha fazla insanı etkiler ve onun hayat üzerinde kalıcı izler bırakır.
Son rakamlara göre Türkiye nüfusunun altı milyonu bir üniversite okumuş. 2015; yılında bir üniversiteye kayıt yaptırma oranlarına bakıldığında ise her yıl yarım milyona yakın
genç, bir üniversitede eğitim alıyor. 15; yıl sonra nüfusun yarıya yakını bir üniversitede eğitim almış olacak. Üniversitede çalışan akademisyenler onların hayatlarına dokunuyor ve kalıcı izler bırakıyorlar. Gerçekten akademisyenlerimiz kalıcı iz bırakma işini hakkıyla yapıyorlar mı, yoksa onlar için “acaba”lar var mı? Buna dosyayı
okuduğunuzda siz karar verin.
Yazarlarımız bu ay sizin için bir de egzersiz ve spor konularında yazılar kaleme aldılar. Beden Eğitimi ve Spor Dersi, Batının Bedenle Bitmeyen Savaşı, Aileden Hantal Çocuklar, Çepni’nin Yayla Yürüyüşü başlıklı yazıları okuduğunuzda spor yapmayı yeniden gündeme alacağınızdan eminiz. Ancak bu gündeme alma kalıcı mı olur
geçici mi onu bilmek zor.
Egzersiz ve spor kolestrol problemini çözüyor, kemik gelişimini güçlendiriyor, daha güçlü bir bellek için yardımcı oluyor ve en önemlisi depresyon ve yorgunluğa iyi geliyor. Daha iyi eğitim, çalışma ve en önemlisi de ibadet için egzersizi bir kez daha düşünmek gerekiyor.
Değişen gündemin değişmeyen başlıkları arasında güzel olanı anlatan, düşündüren yeni sayılarımızda buluşmak üzere…
