2017 Ekim

İnsan ve Hayat - Sayı 92

İnsan ve Hayat Dergisi

İnsan ve Hayat - Sayı 92 Sözleri ve Alıntıları

İnsan ve Hayat - Sayı 92 sözleri ve alıntılarını, İnsan ve Hayat - Sayı 92 kitap alıntılarını, İnsan ve Hayat - Sayı 92 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslamiyet’in gelişinden önce de Araplarda nazarın önemi büyüktü. Bazı kişilerin bakışıyla insan ve hayvanın ölmesi mümkündü. Özellikle gök gözlü kişilerin nazarının daha çok değeceğine inanılırdı. Bunun için nazarı değmesi istenen kişi, iki veya üç gün çadırda aç ve susuz bırakılırdı. Daha sonra çadırdan çıkarılır, bir koyun veya deve sürüsüne nazar ettirilir “Bu sürü gibisini görmedim.” dediğinde, bu nazar ile sürü hastalanıp ölebilirdi.
Plastikli kurabiye
Ortaya çıkan bu ürünün yapısı, doğadaki hiçbir yağın yapısına benzemiyor. “E o zaman neye benziyor?” derseniz, plastiğe benziyor. Hatta margarin ile plastiğin yapılarında sadece bir C (karbon) atomu fark olduğunu söyleyen bilim adamları var. Yani kurabiyenizde margarin yerine evdeki pet şişeyi eritip kullansanız da olur. Kurabiye demişken, margarin çılgınlığının müsebbiblerinden biri de yemek kitapları. 90’lı yılların başında Türkiye’de Almanca’dan çeviri ilk yemek dergileri çıkmaya başlamıştı. Bu dergileri çıkartan yayınevi, tercüme ederken tariflerdeki “tereyağı” ifadelerini “margarin” olarak çeviriverdi. Buna sebep de tereyağı değil, margarin firmalarından reklam alıyor olmalarıydı. E tabiî ki margarin yazacaklar (!) Unutmadan, tereyağı, margarin ve zeytinyağının hamur işlerinin kalitesine etkisini araştıran bir çalışmada, lezzet açısından en üstün değerler tereyağlı krakerlerde bulundu. Bütün bunlar olurken tereyağı, efendiliğini hiç bozmadan köylerde kullanılmaya devam ediyordu. Ama sadece köylerde…
Reklam
Nereden çıktı bu margarin?
Yahu margarin nereden çıkacak; sokaklarındaki kötü kokular yüzünden parfüm, çöplükler yüzünden topuklu ayakkabı nerede icat edildiyse, oradan. 19.yy Fransa’sının 3.Napolyon’u, tereyağının az üretiminden dolayı yerine geçebilecek bir yağ üretilmesini emreder. Kimyagerin biri de bunu bekliyormuş gibi margarini üretiverir. En basit ifadeyle, bitkisel sıvı yağların kimyasal yapısındaki boşluklar hidrojen eklenerek doyurulur ve ortaya margarin denen katı yağ çıkar. Ancak ne var ki kökeni Fransa olan, tereyağının sözde muadili bu yağ, gerçek tereyağına Fransız kalır.
"Allah’ım bana öğrettiklerinle faydalandır, fayda vermeyen ilimden beni koru.”
Margarin tüketen annelerin sütlerindeki trans yağ oranı %8’e kadar yükseliyor. Yani margarin yiyerek körpecik bebeklerimiz için kalp hastalığı ısmarlıyoruz.
Dışarıda yemek yememeyi gerektiren 4 sebepten ilki kullanılan yağın hüviyetidir. İnteresterifiye denen yöntem trans yağı azaltsa da çalışmalar, margarin tüketen toplumların vücutlarındaki trans yağ düzeyinin dudak uçuklattığını gösteriyor. Paket margarini “trans yağ içermez” ifadeleriyle süsleseler de bisküvi, pasta, kek, çikolata, fast-food vb. hazır gıdalar halen trans yağ zengini. Bu da bizi yavaş yavaş öldürüyor. Margarin tüketen annelerin sütlerindeki trans yağ oranı %8’e kadar yükseliyor. Yani margarin yiyerek körpecik bebeklerimiz için kalp hastalığı ısmarlıyoruz.
Reklam
Hangi yağ sağlıklı?
“Trans yağ”ı duymayan yoktur. Vücutta parçalanamayan, damarlarda partiküller halinde birikip zamanla tıkanıklığa sebep olan bir molekül. Doğal yağlarda yok denecek kadar az. Olanının da vücuda zararı yok. Margarinde ise hat safhada yüksek. Margarin ilk üretilmeye başladığında çoğu bilim adamı trans yağın yüksekliğine dikkat çekti. Başta kulak
Herkesin birbirinden medet umduğu günde akrabaların mal yüzünden hesaba çekilmeleri ve birbirlerini suçlamaları kadar zor bir durum olamaz.
Göz, kalbin aynasıdır. Göz nereye bakarsa kalp oradadır ya da kalp neredeyse göz oraya bakar. İlave edelim, kalpte hangi his varsa, göz onu nakleder.
Kelimeler okunduğunda ya da söylenildiğinde değil, anlaşıldığında bir mana kazanır. Kelimeler de hazmedilmezse beyinlerde şişkinlik yapar. Sonra da beynim şişti, diyerek hazımsızlığa katlanma mecburiyetinde kalınır.
Reklam
Faydalı olmak,geleceğe ait güzel düşünceleri geliştirmek,maziyi iyi bilmekle mümkün olur. Geçmiş bilinmeden geleceğe ait kosturulamaz.
Nasihat, bilgi ve tecrübeyi aktarmanın, geçmişle bu gün ve gelecek arasında irtibat kurmanın en güzel vasıtaların dan biridir.
Mirası Kuran’ı Kerim’e göre taksim edenler, esasen Allah’ın sofrasına ve maide-i ilahiye mazhar olurlar. İşleri kolaylaştırana Allah da kolaylık verir.
"Bildiğimizin âlimi; bilmediğimizin ise talibiyiz.”
MİSVAK VE KULLANIMI
Arabistan’da yetişen erak ağacının dalından yapılan misvak, asırlardır doğal bir diş temizleme aracı olarak kullanılıyor. İdeal uzunluğu bir karış, kalınlığı ise ortalama serçe parmak kalınlığındadır. Misvağın kendinden macunlu olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü içerisinde bulunan sıvının bakterileri öldürme özelliği bulunuyor. Usulüne uygun tatbik edilirse tek başına ağız ve diş sağlığı için yeterlidir. Bütün bunların dışında balgam sökme, gözdeki feraseti arttırma, fesahatı arttırma, sindirimi kolaylaştırma gibi çeşitli faydaları da vardır. Öncelikle hazırlanışını anlatalım; bir karış uzunluğundaki misvağın ucundan 1 cm kadarı soyulur ve azı dişler yardımıyla öğütülerek ucu yumuşatılır. Bu işlem her hafta yenilenmelidir. Uçları yumuşatılmış misvağımızın ucu her kullanım öncesi ve sonrası yıkanmalıdır. Sadece sağ elin baş ve serçe parmağı altta kalacak şekilde tutulmalıdır. Diş etlerinden dişe doğru ovarak bütün diş yüzeyleri temizlenir. Son olarak dilimizde misvaklanabilir. Kullanım sonrası misvağın uç kısmı yukarıda kalacak şekilde bırakılır. Son 4 parmak miktarı kaldığında ise kullanılmamalıdır. Çünkü kirler bu kısımda birikir.
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.