Vercors bu kısacık eserinde; yaşamın değerini, yaşama hakkının önemini, insan olmanın gereğini ve belki de en önemlisi barış içinde yaşamanın kıymetini kavramlar üstü bir yaklaşımla, okuru yormadan gayet sade ve anlaşılır şekilde, makale tarzında ele almıştır.
Vercors'un sade ve akıcı bir anlatımla, kavramlar üstü şekilde barış ve yaşam konusunu ele alması gayet güzel olsa da hemen her Fransız yazar gibi, eserinin içinde Türklere haksız ithamlarda bulunmayı da unutmamıştır;
-sayfa 30'da yer alan "Protestan, Ermeni, Yahudi kıyımları" sözüyle, yazar yansız görünürken, aniden adi bir yancılık, körlemeye bir yandaşlık yapmaktan en ufak bir sakınca görmemiştir. Türkleri, sözde Ermeni soykırımı ile itham ederken, bu ithamı Yahudi Soykırımı sözünden hemen önceye koyarak, tarihçilerin varlığı konusunda dahi uzlaşamadığı sözde Ermeni soykırımını sanki gerçekten yaşanmış gibi ele almakta, bunu yaparken de Fransızların kuzey ve orta Afrika'da, Güney Asya'da, Güney Amerika'da yaptığı vahşet, katliam ve soykırımlara değinmemektedir.
Eser, kavramlar üstü konularda yani yaşam ve barış konularında gayet okunası bir çalışma olsa da ayrıntılara girdiği an da yavan, yanlı, yetersiz bir eser halini almaktadır.