İnsana Yolculuk sözleri ve alıntılarını, İnsana Yolculuk kitap alıntılarını, İnsana Yolculuk en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sûfî, canlı olsun, cansız olsun -ki onlara göre her yaratılmışın canı olduğu farzedilir- her şeye ve herkese karşı edebini korumak zorundadır. Kapının çarpılmadan örtülmesi bir edebdir. "Kapıyı kapat!" denilemez. (Allah kimsenin kapısını kapatmasın!); belki kapıyı ört yahut sırla denilebilir. "Lambayı (mumu, ışığı) söndür." denilemez. (Allah kimsenin ışığını söndürmesin!); lambayı dinlendir, denilir. Keza lamba yakılmaz; ancak uyandırabilir. (...)
Dinin nuruyla aydınlanmadan sırf aklıyla kalan kimse, sadece âlem-i mülkün ilimlerinden pay sahibi olabilir. Dinin nuruyla aydınlanan kimse ise hem mülk hem de melekût âlemi hakkında bilgi sahibi olabilir.
İslâm ahlâkı idealist bir ahlâktır. İnanç ve ibâdet yanında ahlâkî sayılan hâl ve davranışların da, kişisel haz veya çıkarlar için değil, yalnız Allah rızasına yönelik olmasını ister.
İlim tanımayan âmir, Allah'tan sakınmayan âlim, Allah'a dayanmayan derviş şeytanın yoldaşıdır. Bütün halk-ı âlemin bozulması, bu üç tâifenin bozulmasına bağlıdır.
Tasavvufa göre ibadetler birtakım manevî ve ahlâkî duygu ve düşüncelerin ifadesidir. Bu açıdan bakıldığında namaz, Allah sevgisinin; Oruç, sabrın; Zekat, cömertliğin ve hacc, Allah'ı müşâhedenin bir ifadesi ve aracı olarak değerlendirilebilir.
İnsan, bedenî arzu ve ihtiyaçlarının esiri olduğu müddetçe rûh, beden kafesinden kurtulup manâ âleminin semalarında kanat çırpamaz. Halbuki o yükseklerde uçmak için var kılınmıştır.
Sûfîlere göre, ülkeyi yönetenler bencil duygularını kontrol etmeyi bilmeli, toplumun çıkarlarını kişisel çıkarlarından üstün tutmalıdır. Din, ahlâk ve ilim adamlarına saygı duymalıdır. Toplumdaki ahlâkî kaygıları ciddiye almalı bu konudaki tavsiyelere ve çözümlere kulak vermelidir.
Hz. Peygamber, kulun Allah'a en yakın olduğu hâlin namazdaki secde anı olduğunu bildirmiştir. Bir başka yerde ise namazı mü'minin mirâcı olarak değerlendirmiştir.
Tasavvuf bir hâl ilmi olup kāl ilmi değildir. Okumak, araştırmak ve incelemekle değil, yaşamakla öğrenilir. Bu nedenle tasavvuf için "Tatmayan bilmez." denilmiştir.