Herhangi bir insana karşı incelikten, dostluktan ya da sevecenlikten bütünüyle yoksun olmanın, uzun erimde dayanılmaz bir kaygı yarattığını düşünmemize neden olan birçok verinin bulunmasına şaşmamak gerekir. Sözgelimi, özel Nazi kuruluşlarında görev alan ve binlerce insanı öldürmek durumunda kalan kişilerde delilik ve ruhsal bozukluk görüldüğünü bildiren raporlar vardır.
Sadist, kendisini güçsüz, cansız ve yetersiz duyumsadığı için sadisttir. Öldürebilir, işkence edebilir; ama yine de boyun eğebileceği daha yüksek bir güce gereksinme duyan sevgisiz, soyutlanmış, korkmuş bir kişi olarak kalır.
Sadistlik, daha iyi yanıtların bulunamadığı zamnlarda insan olarak doğmuş olma sorununa bulunan yanıtlardan birisidir. Güçsüzlüğün mutlak güçlülük deneyimine dönüşmesidir; ruhsal sakatların dinidir.
Sadist, kendisini güçsüz, cansız ve yetersiz duyumsadığı için sadisttir. Bu yoksunluğunu, başkaları üzerinde denetim kurarak, bir solucan gibi duyumsadığı kendi benliğini bir Tanrı’ya dönüştürerek ödünlemeye çalışır.
Aslına bakılırsa, aklı başında olmayan toplumda yalıtılmışlık hisseden kişi, tam anlamıyla aklı başında olan kişidir -- ve bu kişi, iletişim kuramayışından dolayı öyle büyük bir acı çekebilir ki, sonunda çıldıran o olabilir.