İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap)

Erich Fromm

İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) Gönderileri

İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) kitaplarını, İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) sözleri ve alıntılarını, İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) yazarlarını, İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aslına bakılırsa, aklı başında olmayan toplumda yalıtılmışlık hisseden kişi, tam anlamıyla aklı başında olan kişidir- ve bu kişi, iletişim kuramayışından dolayı öyle büyük acı çekebilir ki, sonunda çıldıran o olabilir.
Sayfa 142Kitabı okudu
Bireysel karakter, toplumsal karakterden sapma gösterdiği zaman, toplumsal küme, kendisine uygun düşen tüm karakter öğelerini pekiştirme eğilimi gösterir, karşıt öğeler ise uyuşuk duruma gelir. Sözgelimi sadist bir kişi, çoğunluğun sadist bir yapıda olmadığı ve sadistçe davranışın hoş ve özlenir bir davranış sayılmadığı bir toplulukta yaşıyorsa, sadist birey mutlaka karakterini değiştirmeyecek, ama eylemede geçirmeyecektir; sadistliği ortadan kalkmayacak, ama deyim yerindeyse, beslenmediği için kuruyacaktır.
Reklam
...ruhsal kıtlık durumu... Çocuğun yeteneklerini uyandıracak hiçbir uyarım, hiçbir şey yoksa, çocuk tümüyle donar; çocuğun etkileyip değiştirebileceği hiçbir şey, çocuğa yanıt veren, hatta çocuğu dinleyen hiç kimse yoksa, çocuk, bir güçsüzlük ve yetersizlik duygusuyla başbaşa kalır.
Roma Sezarlar’ı, halkın eğlenmesi için, temelde sadist bir nitelik taşıyan gösteriler düzenliyorlardı. Çağdaş toplum da, suça, savaşa, canavarca davranışlara ilişkin gazete ve televizyon haberleri biçiminde benzer gösteriler sunmaktadır. Bu gösterilerin içeriği korkunç değilse bile, çocukların sağlığı pahasına aynı kitle iletişim araçlarıyla reklamı yapılan kahvaltılık tahıl besinler kadar besleyicilikten uzaktır. Bu kültürel besin, eyleme geçirici uyaranları sağlamaz, yalnızca edilginliği ve uyuşukluğu özendirir. Sağlasa sağlasa eğlence ve heyecan sağlar, ama hemen hemen hiç sevinç sağlamaz; çünkü sevinç, özgürlük gerektirir, sıkı denetim zincirlerinin gevşetilmesini gerektirir; oysa dışkıl-sadist tipin bunu yapması neredeyse olanaksızdır.
Sadist, kendisini güçsüz, cansız ve yetersiz duyumsadığı için sadisttir. Bu yoksunluğunu, başkaları üzerinde denetim kurarak, bir solucan gibi duyumsadığı kendi benliğini bir Tanrı’ya dönüştürerek ödünlemeye çalışır.
Caligula, mutlak güce ulaşmaya çabalarken insanlarla olan tüm bağını yitiriyor. İnsanları dışlaya dışlaya kendisi de toplum dışına atılmış bir kişi olup çıkıyor; delirmesi zorunlu oluyor, çünkü mutlak güçlülük kumarı suya düştüğü zaman, yapayalnız, güçsüz bir birey olarak orta yerde kalıyor.
Sayfa 39 - Albert Camus’un Caligula adlı oyunuKitabı okudu
Reklam
47 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.