İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap)

Erich Fromm

İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) Gönderileri

İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) kitaplarını, İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) sözleri ve alıntılarını, İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) yazarlarını, İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hitler'in ilgi duyduğu kadınlan temelde iki sınıfa ayırabiliriz; bu sınıflar en başta toplumsal konumlanyla belirlenir: (1) Zenginlikleriyle, toplumdaki yerleriyle ya da başanlı oyuncu olmalanyla ötekilerden aynlan "saygın" kadınlar; (2) üvey yeğeni Geli Raubal ve yıllarca oynaşı olan Eva Braun gibi, toplumsal bakımdan kendisinden "aşağıda” olan kadınlar. Hitler'in birinci kümeye yönelik davranışları ve duyguları, ikinci kümeye yönelik davranış ve duygularından oldukça değişikti.
Anlaşıldığı kadarıyla, sabahleyin, hatta gün boyunca insanların istenç gücü, başka birisinin istencine ve başka birisinin kanısına boyun eğmesi için yapılan zorlama girişimine karşı en büyük güçle ayağa kalkar. Oysa akşamleyin, insanların istenç gücü, daha güçlü bir istencin ağır basan etkisine daha kolaylıkla teslim olur. Çünkü gerçekten bu niteliğe sahip her toplantı, iki karşıt güç arasındaki bir güreş karşılaşmasıdır. Egemenlik altına alıcı, önderce bir nitelik taşıyan üstün söz söyleme yeteneği, akşam olunca, direnme güçlerinin en doğal biçimde zayıfladığını bizzat du­yumsatan insanları yeni istencin yanına çekmeyi, zihinsel enerjilerini ve istenç güçlerini hâlâ tam olarak denetim altında bulunduran insanları çekmekten daha kolay başarır (A. Hitler, 1943).
Reklam
Özü, devinim durumundaki her gücün sezgisel bireşiminden oluşan hız, doğal olarak katışıksızdır. Özü dinlenme durumundaki her tükenmişliğin ussal çözümlenmesinden oluşan yavaşlık, doğal olarak katışkılı'dır. Antik iyinin ve antik kötünün yok edilmesinden sonra, yeni bir iyiyi, yani hızı ve yeni bir kötüyü, yani yavaşlığı yaratıyoruz. Hız = eylem içindeki her yürekliliğin bireşimi. Saldırgan ve savaş- sever. Yavaşlık = her durağan sağduyululuğun çözümlenmesi. Edilgin ve uyuşuk... Eğer dua, Tanrı'yla iletişim kurmak demekse, yüksek hızla gidiş bir duadır. Tekerleklerin ve raylann kutsallığı. Kutsal ivmeye yakarmak için tekerlek izlerine dizüstü çökülmelidir.
Savaşımdan başka hiçbir şeyde güzellik yoktur. Saldırgan bir ka­raktere sahip olmaksızın hiçbir yapıt başyapıt olamaz. Şiir, insanın önünde dize gelmeleri için bilinmedik güçlere karşı amansız bir saldırı olarak kavranmalıdır.
Ölüsever kişilerin konuşmalarında, yıkımla, dışkıyla ve tuvaletlerle ilgili sözcükler ağır basar. Bugün "bok" sözcüğünün kullanımı çok yaygınlaşmış olmakla birlikte, en çok bu sözcüğü seven kişileri sezmek zor değildir. Yirmi iki yaşındaki bir erkek buna örnek gösterilebilir. Bu kişiye her şey, yaşam, insanlar, düşünceler ve doğa, "boklu" geliyordu. Aynı genç, kendisiyle ilgili olarak kıvançla şöyle diyordu: "Ben bir yıkım sanatçısıyım."
Ölüsever tepkilerin bir başka boyutu da geçmiş ve mülkiyet karşısındaki tutumdur. Ölüsever kişi için, bugün ya da gelecek değil, yalnızca geçmiş somut olarak duyumsanır. Onun yaşamını, olmuş bitmiş şeyler, bir başka deyişle ölü olan şeyler, —kurumlar, yasalar, mal-mülk, gelenekler ve mülkiyet— yönetir. Özetle insanı yöneten nesnelerdir; varlığı yöneten sahipliktir; canlıları yöneten ölülerdir. Ölüsever kişinin —kişisel, düşünsel ve siyasal— inancına göre, geçmiş kutsaldır; yeni olan hiçbir şey değerli değildir; köklü değişiklik, "doğal" düzene karşı işlenmiş bir suçtur.
Reklam
Geri14
47 öğeden 41 ile 47 arasındakiler gösteriliyor.