Açık ara bu sene okuduklarım arasında beni en fazla etkileyendi. İlk başta neler olup bittiğini anlamıyorsunuz, ardından bu bilinmezliğin sürmesi hoşunuza gidiyor sonra daaaaaaan diye gerçeklik duvarına çarpıyor ve içinizde yankılanan ‘eyvah ki ne eyvah’ sesini susturamıyorsunuz.
Bir yazarın kendi sınırlarını test etmesi olarak da ele alınabilecek eser. Şöyle ki, eğer şimdi bir kere daha okuyacak olursam (ki kesinlikle tekrar okuyacağım ama şimdi değil, zamanı geldiğinde) bambaşka ve önceden göremediğim açıları yakalayacağıma hiç şüphem kalmamış durumda. Bunu yapabilen yazar sayısı...(en azından benim rastladığım) pek fazla değil.
Tek eleştirim, başı ve sonu arasındaki köprülerin çok ama çok zayıf olması. Bu boşlukların arası öyle bir doldurulmuş ki, kimbilir belki siz okuyunca sorun olmadığını da söyleyebilirsiniz.
Bu kitap, gelecek hakkında. Acı, çıplak, kırılgan ve sonu...
Şimdi sıra sizde. Fakat şuna emin olabilirsiniz, tanıdığınız, bildiğiniz en “futuristin” bile girmeye cesaret edemediği derecede tutarlı öngörülerle dolu, aklınızı gıdıklayan senaryolardan bahsediyorum. Ve tabii ki, gıdıklandığınız ama pek gülmediğiniz senaryolardan bahsediyorum.