İnsanın Dinden Beklentisi
Abdullah Cevadi AmuliQuotes
Eğer bir kimse aklı dinin karşıtı olarak düşünürse ne aklın ne de naklin hakkını vermiş olur
Peygamberlerin bi'setinin faydalarından biri de insanların esaret pençesinden kurtuluşudur. Zira materyalist yöneticiler sürekli olarak kendi konumlarını güçlendirme amacıyla insanlara prangalar vurmakta ve birtakım isteklerini onlara dayatmaktadırlar.
Nitekim sömürgeci önderlerden biri bu siyasetlerini açıklayarak şöyle demektir: "Biz sömürge ülkelerindeki haklara eğitim hakkını veririz. Ama bu, onların asil kültürlerini güçlendirmeyecek bir konumda olmalıdır. Onları fabrikalarımızda, ticaretlerimizde ve tarlalarımızda güzel bir alet olacak şekilde eğitmeli, fikri derinliklerine engel olmalıyız"
Şüphesiz Allah'ın insanlar üzerinde biri zahiri hüccet ve diğeri de bâtinî hüccet olmak üzere iki hücceti bulunmaktadır. Zahiri hüccetleri resûller, nebiler ve imamlardır. Bâtınî hücceti ise akıldır
imam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ki, insanın kendi nefsi ile övünmesi ve kendini beğenmesi, aklının zayıf olduğuna bir delildir".
İslam, Adolphe Blanqui'nin, "Toplumun hâkimleri hükümetten ayrıldıktan sonra bile özel bir azamet ve diktatörlük ruhu içinde yaşamalıdırlar. Zira hâkim kimse hükümetin şevket ve azametinin temsilcisidir" diye ifade ettiği düşünceyi şiddetle reddetmektedir.
İnsanı tanımanın en kapsamlı yolu; insanın bâtınî tecrübelerinin, aklî ve naklî delillerin tatbikî olarak incelenmesidir.