Böylece, nasıl geçtiğini anlamadığım on sene geride kaldı. Bir düş gibi hızla gelip geçti. On yıl ne ki! Yaşlılara sor bakalım, yılların nasıl geçtiğini fark edebilmişler mi? Yaşamın tek bir cizgisi bile fark edilemez. Geçmiş, işte şu sis içindeki bozkır gibi uzaktadır.
...Bir düş gibi hızla gelip geçti. On yıl ne ki! Yaşlılara sor bakalım, yılların nasıl geçtiğini fark edebilmişler mi? Yaşamın tek bir çizgisi bile fark edilmez! Geçmiş, işte şu sis içindeki bozkır gibi uzaktır...
...dönerek kapıya yöneldim, bu arada "Şimdi kürek kemiğimin ortasına ateş edecek ve bu yiyecekleri arkadaşlara ulaştıramayacağım.” diye düşünüyordum.
Hayır, ateş etmedi.
-Bazen, gece uyku tutmadığında, boş gözlerle karanlığa bakıp düşünür insan."Yaşam beni böyle niye yıktı? Niye bu kadar perişan etti?". Bu soruya ne karanlık yanıt verir, ne de açık, pırıl pırıl bir güneş ...
Yanıt beklemek de boşuna.
...Cesetlerimizi yakmaları için Almanya'daki fırınlar yetmezdi, herhalde. Karavana hiç değişmiyordu; yarısı tahta talaşından yapılma yüzelli gram ekmek, tarla şalgamından yapılma bir yemek...