İnsanlığımı Yitirirken

Osamu Dazai

En Yeni İnsanlığımı Yitirirken Sözleri ve Alıntıları

En Yeni İnsanlığımı Yitirirken sözleri ve alıntılarını, en yeni İnsanlığımı Yitirirken kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan toplumuna karşı gardımı giderek düşürmeye başlamıştım. İnsanlar âlemi denen yerin korkunç olduğuna dair dehşetim artık batıl inanç gibi gelmeye başlamıştı. Bahar rüzgârlarının milyonlarca boğmaca mikrobu taşıdığına ya da hamamların kör olmanıza neden olan bakterilerle dolup taştığına, berber dükkânlarında kelliğe neden olan milyonlarca mikrop olduğuna, trenlerdeki kayışları tutarsanız uyuz kapacağınıza, az pişmiş domuz eti ve sığır etinin, saşiminin tenya, solucan kaynadığına, çıplak ayakla bir cam parçasına basarsanız bunun kan dolaşımına girip sonunda gözünüzü çıkaracağına dair "bilimsel efsaneler" gibi. Eminim "bilimsel olarak" gittiğimiz her yerde milyonlarca mikrobun gezip dolaştığı bir gerçekti. Bununla birlikte, tek yapmamız gerekenin bu gerçekleri tamamen görmezden gelmek olduğunu fark ettim ve bunu yapınca onlar bizim üzerimizdeki hâkimiyetlerini kaybediyorlar, sonunda tamamen ortadan kayboluyorlar ve "bilimsel hayaletler"den öteye geçemiyorlardı. Tıpkı insanların öğle yemeğinizden üç pirinç tanesini çöpe atarsanız ve on milyon başka insan da aynı şeyi yaparsa, o zaman kilolarca princin boşa gideceğini ya da on milyon insandan her birinin sadece bir kâğıt peçeteyi korusa ne kadar çok kâğıt tasarrufu sağlanabileceğini söylediklerindeki gibi. Eskiden bu tür bir "bilimsel hesaplar"dan ne kadar korkardım. Ne zaman bir tanecik pirinç israf etsem, ne zaman burnumu mendile sümkürsem bir dağ pirincin, dağlarca kâğıdın israf olma görüntüleri bana musallat olurdu. Büyük bir suç işlemişim gibi moralim bozulurdu.
Gerçek korkak mutluluktan bile korkar. Pamuk yün bile yaralar onu.
Reklam
Eskiden beri insanlık ehliyeti olmayan bir çocuktum.
Ve böylece ertesi güne başlarız tekrar. Geçmişin aynı, yerleşik kurallarıyla. Büyük, şiddetli neşelerden kaçabilseydik Büyük acılardan da kaçabilirdik. Yolunu kapatan taşın etrafından Zıplayıp geçen kurbağa gibi. Guy-Charles Cros şiirinden bu dizeyi gördüğümde yüzüm öyle kızardı ki yanmış gibi göründü. Bir kurbağa. (Bu bendim. Toplumun affedip affetmemesi önemli değildi. Beni gömüp gömmemeleri önemli değildi. Ben köpekten de kediden de küçük bir varlıktım. Kurbağa. Yalnızca ağır ağır hareket ediyordum.)
Toplum dediği tam olarak neydi? İnsanın çoğulu mu? Toplum denen şey tam olarak nerede bulunuyordu? Tüm hayatımı toplumdan korkarak, onu güçlü, ürkütücü ve korkutucu bir şey olarak hayal ederek yaşamıştım.
Ah, insanlar birbirleri hakkında en temel şeyleri bile bilmiyorlar. Birbirlerini zerre anlamadan en iyi arkadaş olduklarını sanıyorlar. Yaptıkları hatayı asla anlamadan sürdürüyorlar yaşamlarını ve aralarından biri ölünce ardından konuşma yaparken ağlıyorlar.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.