Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnsanlığın Umut Kıtası-Alem-i İslam

İhsan Şenocak

İnsanlığın Umut Kıtası-Alem-i İslam Sözleri ve Alıntıları

İnsanlığın Umut Kıtası-Alem-i İslam sözleri ve alıntılarını, İnsanlığın Umut Kıtası-Alem-i İslam kitap alıntılarını, İnsanlığın Umut Kıtası-Alem-i İslam en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Asıl mesele bir kitabı bitirmek değil, menhecin inceliklerini kavramaktır. Müesses bir menhec dairesinde hareket eden ilim talebesinin öncelikleri vardır. Bunlardan birincisi ihlâstır. İhlâsı önce aklımıza, sonra hayatımıza hâkim kılmalı; ardından da insanlara telkin etmeliyiz. Yani önce kendimiz "olmalı", daha sonra ise insanları "olmaya" davet etmeliyiz.
Sayfa 37 - Avvâme Hoca'nın İlim Yolcularına HitabesiKitabı okudu
Sovyetler, İslâm beldelerinde tam bir soykırım yaptı; hayatta kalan Müslümanları tehcir etti. Özbek, Tacik, Kırgız, Kazak, Türkmen, Ahıska Türkü, Çeçen ne kadar Müslüman varsa topyekün hepsini âlimlerinden kopararak dağıttı, ruh kökleriyle irtibatlarını kopardı, hafızalarını yok etti. Tekrar bir daha toparlanıp ümmet olamamaları için her şeyi yaptı. Her bir milleti birden fazla bölgeye sürdü. Bu sürgünlerde onlarla beraber ne bir imam ne de bir âlim gönderdi. Tehcirin bu en soysuz şeklini bütün Müslüman milletlere uyguladı Rusya. Onun hesabına göre ilk nesil İslâmi hocalardan duyduğu kadar yaşayacak; ikinci ve üçüncü nesiller ise İslâm'ı öğretecek mürebbiler bulamadığından dinden kopacak ve tam olarak Komünizma'ya bağlanacaktı.
Sayfa 230 - Tehcirin En Soysuz ŞekliKitabı okudu
Reklam
Kütüphaneler medeniyetlerin hafızalarıdır. Medeniyetlerin muhafizları da kütüphanelerde yetişir. Kütüphaneler medreselerin mutfağıdır. Medresenin olmadığı yerde kütüphaneler kitapların defnedildiği görkemli kabirlere dönüşür. Kütüphane insana hafızayı ve muhafızı hatırlatır.
Sayfa 119Kitabı okudu
Batı, sömürdüğü ülkeleri bilinçli olarak fakirleştirdiği gibi, her türlü hizmetten de mahrum bırakmıştır. Bu durum, zor şartlar altında yetişen hafifmeşrep Müslümanlarda Batı hayranlığı uyandırmıştır. Hayranlığın tetiklediği modernist söylemler İslâm ülkelerini sefaletten kurtaramadığı gibi, iman ve irfandan da mahrum bırakmıştır.
"Yapmam gerekenlerin hiçbirini tam olarak yapamamanın hüznü içindeyim. Bir vakit namazı kazaya bırakmadım; fakat huzuruna göndermeye layık da bir namaz kılamadım Ya Rabbi!" diye üzülebilenlere ne mutlu! Kendi payıma itiraf edeyim ki, bunda da mukallidiz. "İnsanlığın ahvaline bakıp neredeyse kendini helâk edecek olan Peygamber-i Ekber'e uyuyor gibi olmanın sarhoşluğu içindeyiz. Kavuştuğunu zannedenlerin yolda kalmışlığı bizimkisi. Yolu menzil, menzili de yol addettiğimizden; menzile varmak ya da yolda yol almak için bir gayretimiz de yok. Bu yüzden dualarımız hep icabetsiz; seferlerimiz de zafersiz sonlanıyor.
Sayfa 168 - Kavuştuğunu Zannedenlerin Yolda KalmışlığıKitabı okudu
İnsanın bir soydan, bir de ilimden nesebi var. Biri onu atalarına, diğeri ise ait olduğu fikir ya da akîdeye bağlar. İlim, fikir ve sanat cephesinden verilen eserler ilimdeki neseple meşruiyet kazanır.
Sayfa 217 - ULEMÂNIN VARİSİ SOYUNDAN GELENLER Mİ, YOLUNDAN GİDENLER Mİ?Kitabı okudu
Reklam
Nedir baş meselemiz, asıl davamız?
Bizim meselemiz ilkokul, lise, üniversite, yüksek lisans, doktora gibi tahsil mertebelerini aşıp bir makama gelmek değildir. Bizim meselemiz, kariyer yapmak, daha müreffeh bir hayat için ilmi vesile kılmak değildir. Nedir baş meselemiz, asıl davamız? Rahat yaşayıp keyif almak mı? Hayır, hayır! Bunların hiçbiri değil. İlim talebesinin asıl meselesi İslâm sancağını taşımaktır.
Sayfa 39 - Avvâme Hoca'nın İlim Yolcularına HitabesiKitabı okudu
"Sürgün" , Rusların doğal Müslüman öldürme yöntemi!!!
Ruslar sâir Müslümanlara yaptığı gibi Ahıska Türkleri'nin de ulemâsını şehit ettiğinden ya da Sibirya'ya sürdüğünden başsız kalan halk, Sovyetler çöktüğünde sadece Müslüman olduklarını biliyordu.
Sayfa 237Kitabı okudu
İCAZET mevzusuna dair çok güzel bir açıklama...
Bir köyde ya da bir kasabada medrese açan birinin "ihya" başlığı altında "ifsad'da bulunmasına ve ehliyetsiz hocaların imar niyetiyle tahrib etmesine mani olabilmek için “icâzet" sistemini geliştirdiler. İlimden nesebi ortaya koyan icâzet, yeni hocalara meşruiyet verdi. Başına bir sarık saran ya da sırtına bir cübbe alan; hakikatte ise ilimden hiç nasibi olmayan cahil ya da zındıkların fesadına mâni oldu icâzet. Diplomada anonimlik vardır. Öğrencinin dersine girmeyen, onu hiç tanımayan bir müdür ya da rektör diplomanın altına imza atar. İcazette ise öğrencinin her hâline tanık olan, talimi gibi terbiyesiyle de meşgul olan bir hocanın imzası vardır. O imza muhataba bir güven verir. Mücâz için bir şehadettir. Öğrencinin Allah rızası için mi yoksa makam için mi okuduğu nu gözeten, dünyevi bir amacı fark ettiğinde de gerekli tedbirleri alan bir hocanın şehadetidir. İcazet, bir öğrencinin Allah Rasûlü'ne ilimde ve ahlakta varis olabileceğinin belgesidir. Diploma ise talebenin sadece madde planında ehil olduğunu anlatır. İcazet, öğrenciyi öz posa ayrımına tabi tutar. Diploma ise öze de posaya da aynı yetkiyi verir. Geçen asırda medreseleriyle beraber âlimlerini de kaybeden ümmet, icâzetle hakikatini korudu. Lawrence'lere karşı icâzet bir kalkan oldu. Zındıkların medreseye sızmalarını büyük oranda icâzet önledi.
Sayfa 218Kitabı okudu
Cabir b. Abdullah'a , Allah Rasûlü'nün ashâbından birinde kendinin bizzat Rasûlüllah'tan duymadığı bir hadis olduğu haberi ulaştığında bir deve satın aldı; bir aylık yolu katedip Şam'a ulaştı, Abdullah b. Üneys'ten "Haşr" hadisini dinleyip hemen Medine'ye geri döndü. İlerleyen yaşına aldırmadan Mısır'a, Mekke'ye rıhleler yaptı. Sahâbe; Kur'an-ı Kerim'i nasıl anlayacağını, nasıl yaşayacağını ve hayata nasıl tatbik edeceğini Sünnet'ten öğrendi.
441 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.